Sonra kendimi boşluğa bıraktım
İçime baktım
Kalbimin kahrolası ücra köşesine
Orası cesetler caddesiydi
Onca cesedin Korkusuz savaşçısı
Gönlüm…
Sonra kendimi kendime bıraktım
Kendimden başka alacak yoktu
Alacak verecek hesabım da yoktu
Üstüme mavi günlerimden döktüm
Masmavi oldum, gökyüzü kıskandı
İçim için için cesetler caddesi
Bu caddede karşıya geçmek serbest
Ölüler bir daha ölmezler ki
Kırmızı ışıkta geçsinler, gitsinler
Nefret arabaları çarpsın, ezsin
Umurumda mı ki?
İçim cesetler caddesi
Sokağım Düş kırıklığı
Sonra kendimi kendime bıraktım
Düşerken kendimi tutmak
Çok havalıydı…
İçim nutuklar barakası
Kendi sazımı çalar, kendim söylerim
İç sesimin elinde mikrofon
Bana kendini
Bana beni anlatır
Geçinir gideriz
Kimse yoksa ben varım der
Kendisi de kimsesizdir
İçim adeta bir kimsesizler ülkesi
Sevmeyi unutmuş olmak
Buhar olup uçmak gibiydi…
Pencere yağmuru özledi
Gözlerim beslemez oldu toprağı
Ağlamak da bir zamanlar güzeldi
İçim soğuk su misali
Gönlümdeki Suları yüzüme çarptım
Sabah mahmurluğu gibi değildi
Hayat mahmurluğu;
Bir türlü kendime gelemedim.
Dilâra AKSOY