“Arkada bıraktıklarımızın yüreklerinde yaşamak, ölmemektir.” diyor Campbell. Yüreğimdesin, yüreğimizdesiniz…
Bir fotoğrafı var ben de amcamın dalmış öylece uzaklara bakıyor. O sahneyi kafamda tekrar canlandırmaya çalışıyorum. Hastane bahçesindeyiz önünde gazeteler, küçük siyah çantası ve bir bardak çay var. Sağ eli çenesini yokluyor, sakallarını yeni kesmiş alışamamış belli. Çehresi temiz ve aydınlık. Yüzüne vuran ışık gözlerinin yeşilliğini ortaya çıkarmış sanki bir okyanus saklı göz bebeklerinde. Çayır çimen baktığı yerler benim için, hayalimde bir salıncak kuruyorum oraya beraber sallanıyoruz. Amcam o zamanlar benim dünyam için öyle derin, öyle dolu ve ulaşılmaz ki… En bilgili, en sevdiğim, en çok saygı duyduğum o. Çünkü o hem amca bize hem baba hem dede… Ulu bir çınar gözümde. Evet, gittikten sonra daha iyi anladım köklü ulu bir çınarmış benim amcam…
Filizlerimize su vermemize kim engel olsa, güneşin geliş yolunu kim karartmaya çalışsa ilk önce amcam gelir aklıma “eğer hayatta olsaydı böyle olmazdı” derim. Babama kızarım bazen kime anlatsam, danışsam bilemem aklıma ilk amcam düşer, sık sık annemin de dilinden dökülür keşke hayatta olsaydı diye… Uzun bir süre numarasını silemedim, elim telefona her gittiğinde arasam da alo dese diye çok umut ettim ama artık yoktu ve kabullenmek zorundaydım. 3 yıl geçmiş üstünden ve dün gibi taze. Sol elimin iki parmağıyla usulca dokunmuştum yanağına öyle veda ettim ona. Öyle güzeldi ki bakmaya doyamadık, dokunmaya kıyamadık o an. Elimde kıyafetlerinin olduğu poşet, yanımda babam, ablalarımın sesleri, ağabeylerim, amcalarım, halam…
Ben o gün babamı ağlarken gördüm ve büyüdüm birden. Ondan sonraki günlerde gizlice ağlardı bilirdim, şahit olduğum anlar da çok oldu. Amcamın dinlemeyi sevdiği türküler çaldı o günden sonra hep bizim evde. Ölüm yine kara bulutlarla gelmişti ve bir daha hiç gitmedi. Meğer hep yanı başımızdaymış biz yok saymışız ölümü. Her an o soğuk nefesi boynumuzda ne kadar görmek, duymak istemesek de… Geliyor yüreği güzel insanları bizden birer birer alıyor, o dinmeyen acıyı solumuza bırakıp geri gelmek üzere gidiyor. Işıklar içinde…