Uzaklaşıyordum , hiç unutmadığım çocukluğumdan..
Yavaş yavaş , ağır ; ama emin adımlarla..
Ummadığım insanlar, ummadığım zamanlar…
Müsait değilim , çekip gitsin fiyakalı acılar..
Her kapı çalışında , umutlanmanın ne demek olduğunu..
Her yağmur yağdığında , unutmamanın ne demek olduğunu..
Ve her gidişlerde hatırlamak seni..
Her gelişinde gitmek sonra , hiç gidilmemiş diyarlara..
Yalnız büyüyorsun , yanlış yürüyorsun..
Yollar seni , bana getirmek için uzanmış ..
Sanki bir aşk masalına , ev sahipliği yapacak onca mevsim..
Ama sen , tüm bunlar hiç sayıp yanlışı seçiyorsun..
Sözlerini unutup , gidiyorsun..
Gölgene ihanet ediyorsun ; hakkında yalan ne varsa…
Hakkımda ; yaran ne varsa..
Düşünmek seni , gecenin en saflığında..
Karanlık , şaka yapar mı hiç insana?
Peki ya aydınlık , unutturabilir mi yıldızları?
Seni unutturabilir mi bu dünya?
Peki ya , sen beni unutabilir misin?
Ölsek , gitsek bile ayrı otobüslerde sonsuza..
Belki , içinden geleni yüzüne vuramıyorsun aynalarda..
Hakkımda bildiğin ne varsa , unut…
Ama beni unut demiyorum sana..
Sen hiç gördün mü , bir annenin çocuğunu unuttuğunu..
İşte öyle unutama beni..
Yaşa hep benle ,
Ölsek , gitsek bile ayrı trenlerde sonsuza…
Belki bir gün , karşılaşırız seninle..
Tanımayız belki , onca yıl geçti nede olsa..
Tekrar tanışırız , anılarımız hiç yokmuş gibi..
Tekrar acılar , arşivlerden iner ; doldurur gözleri belki..
Belki de , hiç karşılaşmayız ;
Hoş sen bunu istersin ya ,
Çünkü , gitmek isteyen birinin amacı budur ne de olsa..
Gittiğini , görmemek ; gittiğin yollarda..
Sana beddua etmeyeceğim , gittin yapacak bir şeyim yok..
Diyecek hiç bir şeyim yok ,
Bu içimin sesi ; fısıldarsa bir gün oralara..
Dinle , diyecek bir bedduam yok sana..
Sadece , her yaşadığında beni hatırla..