Yerden kalkıp üstünü silkeledi hiçbir şey olmamış gibi.Çocuklardan uzak,tenha bir köşe aradı. Biraz yürüdükten sonra etrafı kontrol etti. Kimse olmadığına emin olduktan sonra çöktü kaldırıma. İç çeke çeke ağlamaya başladı. Dizlerine bakamıyor,soluksuz ağlıyordu. Canı yanıyordu. Oyunu bırakıp ses etmeden peşinden gitmiştim. Beni görmemişti henüz. Duvarın kenarından onu izliyordum. O ağladıkça canım yanıyordu. Onun dizi kanıyordu,benimse kalbim… Dayanamadım.Yanına gidip çöktüm kaldırıma. Yanına oturduğumu gördü. Ama bakmadı yüzüme. Tek kelime etmedik. Gözyaşlarını sildi elinin tersiyle. Aklıma geldi hemen; annemin okul için cebime tıkıştırdığı işlemeli mendilimi uzattım.Sonunda bir işe yaramıştı.Desenlerini inceledi bir süre.Tıpkı azar yerken ya da nasihat dinlerken halının desenlerini incelediğimiz gibi inceledi… Koluma sildim gözyaşlarımı ben de… Gamzesini gördüm sonunda. Ohh…
Ben de güldüm.
Elimi omzuna attım.
Sonra omzumda hissettim elini.
O dizlerine baktı. Ben yüzüne.
Arkadaştık,dosttuk, candık birbirimize.
Çocuktuk…
Iki çocuk bir araya gelince acılar unutulur, kahkahalar buluşurdu ya zaten….
Çocuktuk.
Acımızı unuttuk.
Kahkahalara boğulduk…