Dusunceler aklimizdan cikmaz asla. Pazar alisverisini yapmis eve giden teyzemi, yoksa sogukdan usumus elli cebinde yuruyen genc in dusuncesimi daha derindir. Aksam yemegini dusundugunde olup bitecegini bildigin derinlikdesin, Yarin Pazartesi yani is gunu dediginde mi daha derindesin.
onumden gecen tek bir kisi bile dusuncesiz bakmiyor. Konu ne olursa olsun. Sadece sessiz dusunceler oluyor. Onunden gecen arabayi gormiyecegi derecede olmak uzere bir dusunce aklindan gecen. Ayagiyla bastigi pisligi fark etmiyecegi kadar agir bir dusunce.
Sessizlerde kayboluyoruz surekli. Nezaman birsey olsa, iyi veya kotu, nezaman care arasak kendimiz icin, ozaman sadece kendimizi unutuyoruz sessizlikde. Peki dusuncesiz olsak bencil olmazmi hersey. Yani umursamasak.
Yurudukce arakada birakdiklarimizi gormeden, islik calarak sadece onumuzde ne oldugunu fark etsek, esip gectiklerimize bencillik olmazmi. yardima muhtac biri olsa ama yolun sagini solunu gormeden yurusek vicdansizlik olmazmi.
Demekki o sessizlige herkezin ihtiyaci var. Dusuncelerini yuregiyle paylasmaya, sadece elinde naneli bir cay ile sokakdan gelip geceni izlemeye, yani uzaklara dalmaya herkezin ihtiyaci var. Istek degil bu, olunmasi gereken madde. Aklimi yuregimiz ile paylasmak, ortak yol bulmak, uzmeden veya uzulmeden.
Cok sessiz, ve bende sessizim…