Yapraklar dökülürdü sallandıkça ağaçlar
Saatleri geri sarar söndürdüğün cigaralar.
Ruhunun dört duvar boyasız elbisesi
Söküldükçe ağarır iplikten düğmeleri.
Şimdi parmaklarının kelepçesi
İnce pembe gül bukleleri.
Kopardıkça yükselir gözlerinin mavisi
Aya bakar dikenlerin ıslak busesi.
Nağmelerin uğultusu battıkça çukura
Işık olur gökteki karanlığa.
Kapalı kalan binlerce yıldızın
Şahı olur kumla ıslanmışçasına.