Hatırlamak. Geçmişi anmak. Bazen huzur veren bir bahar esintisi bazense zihnimizdeki en şiddetli sancıların sebebi. Hiç bir gün yoktur ki geçmişimizden bir kesit hatırlamayalım; ya çocukluğumuzun o mutlu, eğlenceli anılarından bir parça ya bir yakınımızı kaybedişimiz ya da çok daha farklı bir tecrübe. O an ki benliğimizi oluşturan binlerce hatıra, yaşanmışlık, geçmişimiz. Hep parça parça düşündüğümüz bir kavram. Hadi bu sefer bir farklılık yapıp bir bütün olarak görmeye çalışalım bu geçmiş kavramını, çalışalım ki üzerine tarafsız, gerçekçi bir hesap yapabilelim. Şöyle bir geriye doğru bakalım bulunduğumuz andan. Benliğimizi adeta ilmek ilmek dokuduğumuz geçmişimizde neler yapmışız bugün için? Sakın siz de herkes gibi sadece maddi anlamda düşünmeyin bunu. Ne gibi değerler katmışız, ruhumuzu hangi niteliklerle donatmış ya da ne kadar doyurmuşuz bilgiye, sevmeye, sevilmeye ve dahi yaşamaya? Soralım daha fazla geç kalmadan, tarafsız ve cesurca; bugün elimizde olanlar gerçekten kazanabileceklerimizin tamamı mı? Daha cesur, daha dürüst, daha bilgili, daha sevecen, daha çok sevebilen bir insan olamaz mıydık acaba? Daha dolu dolu yaşayamaz mıydık hayatı? Kuvvetle ihtimal kabarık bir kayıp listemiz olacaktır bu muhasebenin sonunda elimizde. Olabilir, yeise düşüp moral bozmamak gerekir. Ne de olsa her hesap eksikleri, kayıpları görmek için yapılmıyor mu? Lakin önemli olan hesaptan sonrası. Daha dikkatli olmalı bundan sonra. Daha çok okumalı, daha çok öğrenmeli, daha cesur, daha sevecen olmalı, daha çok daha çok sevmeli insan. Kısacası daha çok yaşamalı insanca. Belki de bu sadece benim muhasebemin sonucu lakin unutmadan itiraf edelim hepimiz kendi cevabımızı ruhumuza; daha fazla geç kalmadan, tarafsız ve cesurca.
Yazının orjinali ve daha fazlası için; http://birdamlafikir.blogspot.com.tr/2014/10/daha-fazla-gec-kalmadan-tarafsz-ve.html