Kafası geçmişe takılı kaldığı için, iyi bir insan olmasına rağmen kötü bir
yaşam sürmüştü. İçindeki devasa gücü görememiş, onunla iş birliğine
yanaşmamıştı. Ailesinin,arkadaşlarının,tanımadığı insanların bile
dertleriyle dertlenip,onları sırtına kambur yapmaktan saçlarına aklar
düşmüştü. Taa 20li yaşlarındayken üstelik…
Bazen bencil olmanın keyfini süremediği için de kimseye “Hayır!”
diyemedi asla. Kendine uymayan,istemediği şeylere bile karşısındaki
kırılmasın diye hep “Tamam.” deyip onayladı.
Her şeyin olumsuzunu düşündü hep. Hasta olup da doktor ilaç
verdiğinde, prospektüsünde geçen milyonda bir kişide görülen yan
etkilerinin gerçekleşeceği milyonda ki bir kişi kendisiymiş gibi
düşündü hep. Bu yüzden aldığı ilaçların hiç birini kullanmadı. Tedavileri
sürekli gecikti. Çok zor iyileşti.
İlişkilerinde, aldatılma korkusuyla sevdi birilerini ve sonunda hep
aldatıldı.
İşinde, patronunun verdiği görevleri yerine getirememe, patronunu
memnun edememe,işten atılma korkusuyla çalıştı. Ve sonuç her zamanki
gibi…
Korkularının esiri oldu tüm yaşamı boyunca.
Hayal kuracağı zaman bile geçmişini düşündü her seferinde. ”Geçmişte
ne oldu ki şimdi de olsun ? Olsa o zaman olurdu. Zaten şans yok ki bende.”
dedi kendi kendine. Korktu, vazgeçti hayal kurmaktan. Bilinçaltının işleyişi
terstendi. Olumsuzu tekrar edince onu tekrar istiyor sanıp, aynı
şeyleri yaşamasına sebep oldu bu düşünceleri hayatı boyunca.
Sonra bir gün bir cümle okudu bir yerde.
**”Alışageldiğiniz kaderiniz olmak zorunda değil,
‘DEĞİŞTİRİLEBİLİR’ her şeyi değiştirmeyi deneyin.”
Tesadüf değildi bu cümlenin kendisine denk gelmesi. Gözlerini kapattı.
Çocukluğundan bu yana neler yaşadığını düşündü. Ailesinin onu azla
yetinmeye, değersizliğe, layık görememeye, alamamaya
alıştırmasını düşündü. ‘Ya gerçekleşmezse’ diye kurmaktan korktuğu
hayallerini, sırtındaki yükleri, “Hayır” diyemeyişlerini, kendini parçalara
bölüp de kimseyi kıramayışlarını,kendine yaptığı haksızlıkları…
Sonra uyandı birden. Kabustu yaşadıkları. Elinin tersiyle ittiğini
düşledi kafasındaki her şeyi. Silip attı. Artık gerçekte de bir daha asla
oluşmayacak lekeleri, kiri pası atmalıydı geçmişinden, kafasından.
Değişimin vakti gelmişti…
** TUĞÇE IŞINSU – OL DER VE OLUR kitabından alıntıdır.