Her zaman bize dayatıldığı gibi mi olmalıydık, farklı olunca neden deli damgası yedik ?
Hayallerimizin peşinden koşmayı bıraktığımızda olgunlaştı denildi her zaman hayallerimizin peşinde koşunca deli damgası yedik. Hayatının hiçbir alanında sevgiye dair en ufak kırıntı görmeyen insanlar mutlaka geçmişte hayallerini kovalamıştır… Mesela birisini mi seviyor ? Çıkıp haykırmıştır sokaklarda. Birisinden nefret mi ediyor ? Karşısına çıkıp açık açık söylemiştir, bunları her yaptığında ise mutlaka bir etiket yemiştir, deli, düzensiz, hala çocuk gibisine illa ki yemiştir bir etiket… Neden bunlar bize her seferinde zorla dayatıldı ? Bu etiketler bize yapıştırılırken neden her seferinde başkasından darbe yiyen insanların kırıntılarını birleştirmek, biz sözde çocuklara kaldı. Herkes yaraladı, birbirini kırdı, üzdü sonra ise bize deli dediler, etiketlerden nasibini alan yine biz olduk. Sadece mutluluğumuzun peşinde koştuğumuz zamanlarda, kafamızı biraz dağıtmaya çalıştığımızda toplumun sözde gereklilikleri gereği ortaya çıkmış bu adamcıklar, olguncuklar hep kötü gördü bizi. Ne var ki şarabımızı alıp sokakta içimizden geldiği gibi duygularımızla hareket ediyorsak rol yapmıyoruz ya, dayatılanlardan uzağız ya bir nebze mutlu olmak bizim de hakkımız değil mi ? Diye sorduk kendimize belki milyonlarca defa, o ve en sonunda o en güzel anlarda hissettiğin duyguları söyleyememek olan olgunlaşma denen kafese kısıldık kaldık… Çıkamıyoruz sanki o kafesin demirleri her gün düğümlenen o boğazımızı kesmek için uğraşıyor tükeniyoruz, her seferinde yeniden kalkmak o kafesten çıkmak için bekliyoruz… Lakin o kafesten bizi çıkartacağını düşündüğümüz kişi her seferinde bize deli diyen o kişi oluyor, her seferinde tam kurtulduk dediğimiz an kendimizi daha dar bir kafesin içinde buluyoruz, kafes daralıyor ve zamanımız kısıtlı, kurtulmak için iki yolumuz var ya sıradan ve soyut olacağız ya da gerçekten biz gibi birisi gelip o kapıyı sonsuza kadar açacak… Çoğumuz için iki seçenekte çaresiz bir bekleyiş sadece kendimizi avutma, avunmaya çalışma yöntemi zaman geçecek ve o kafesler iyice daralacak… Bizler hep bunun umudu ile yaşamaya çalışmaya devam edeceğiz. Umut ki o kafese vuran tek güneş ışığı…