Dünya kuş kanadı, çırpınıp değiyor bir çamurun eşiğine.
Caddeleri korkular basmış. Akşamüstleri akşamlara küsmüş.
Bir şiir firar etmiş kendinden; iki aşık bulmuşta üzerlerine örtmüş.
Üzeri ıslak yolun ve araba tekerlekleri suyun birikintisinde.
Elleri üşümüş bir beyaz lokanta tabelasının.
Ve trafoların kalbi acırmış bazen.
Işıklar yanıp sönüyormuş şehrin üstünde.
Bir kitap bir dolmuşun koltuğunda oturuyormuş kimseye söylemeden.
Hiçbir ruh kulak asmamış bir maddenin acı çekmesine.
Madde somut olmanın acısıyla ezilmiş bu yüzden.
Asil bir ruhun tren istasyonunda cesedini bulmuşlar.
Bulutun söylecekleri varmış, yağmur olmuş toprağa fısıldamış.
Toprak dayanamamış tohumlara deyivermiş, derken ağaç olup kainata yayılmış bulutun gizleri.
Güneş yardım etmiş ağaçlara.
Bir mevsim böyle savrulmuş.
Duraklarda elleri ceplerinde yolcular kalmış.
Bardağın dibinde yudumluk çay birikintileri.
Büşra Dağlı