Oturdum masama, Üstat Edip Cansever bir yazısında söz ettiği “düşüncenin şiiri”ni yazmak için, düşününce şiir aklımdan düşünceye dair ne varsa bir anda kayboldu. Hecelerin içinde düşünceler saklandı, bana düşünecek bir şey kalmadı. Düşünce merdivenden aşağıya düşmek anlamında değil, var olmak adına bir işin gerçekleşmesi ya da bir sorunun çözümü için zihince tasarlanan, aranıp bulunan yol anlamında düşünce…
Duygularım düşünce ile saklambaç oynarken, ben bir köşede kalemimle sanki kör ebe oyunu oynuyorum, düşüncenin şiirini yazmak yerine, düşünmemenin şiirini yazmak daha kolay lakin buda insana haz ve doyum vermiyor!
Beklemek gerekir diye bekliyorum, beklemek yazmamaktan daha iyi daha evladır, bir köşeye yazmamak beni savuracağına, düşüncenin şiirini yazmak için çaba sarf etmek bana daha mantıklı geldi. Belki de hızlı düşünmek bizim toplumumuz açısında pek kabul görünmeyen olsa gerek ki, pek sağlıklı düşünemiyoruz ve haliyle bu da bana sirayet etmiş olacak ki, hala bekliyorum…
Birisinin yazması gerekiyor “düşüncenin şiirini”, ben yazmak için buna talibim ve bekliyorum ilham perilerini, gerçi geliyor ilham perilerine yazık ki düşüncenin şiirini yazmama yardım etme k için değil, düşünerek birkaç satır şiir yazı yazmam için… Bakalım bu kahramanlığa soyunmamın sonucunda çıplak mı kalacağım yoksa tüm bedenimi duygu ve hislerimi düşüncenin atlas elbiselerini mi giyineceğim, göreceğiz, vesselam
Mehmet Aluç