Kimi zaman aşık olup düşeriz duygu uçurumuna. Bir bakmışız derin uçsuz bucaksız bir uçurumdan son sürat düşüyoruz; işte o an hiçbir şey gelmez elimizden, duygularımızın esiri olmuşuzdur. Mantığımızı kullanamaz hale gelmişizdir. Günler geçtikçe hızımız artar ve bu uçurumdan kurtulma ihtimalimizde azalır. Yarım yamalak kullanabildiğimiz mantığımızla kurtulmak isteriz bu duygu uçurumundan fakat duygularımızın öyle tutsağı olmuşuzdur ki çaresizlikten haz alır hale gelmişizdir. Çoğumuza göre duygu güzel şey ama dozunda alındığı zaman. Ne zaman duygularımız mantığımıza nazaran ağır basmaya başlarsa o güzel his yavaş yavaş yakar içimizi. Anlamayız ilk başlarda sonra bir bakmışız kor gibi yanar hale gelmiş içimiz. Gözümüzü açıp baktığımızda ise işte o karanlık uçurumda son limit durmaksızın ilerliyoruz yönümüzü kaybetmişcesine.
Bazen hissedememekten yakınırız bazen de fazla hissetmekten ya çok üzülürüz ya çok mutlu oluruz; o aradaki ipden ince olan sınırın ya bir tık altında ya da bir tık üstündeğizdir hep. Hislerimize sahip çıkmak isteriz onları dolu dolu yaşamak.. Bize acı keder getireceğini bildiğimiz halde yaşantımız boyunca kurtulamayız onlardan, kurtulmakta istemeyiz aslında. Esiri olmuşuzdur. Net olmak gerekirse mutluluk istediğim kadar bazı zamanlar üzüntü isterim; acı isterim ve üzülmekten haz aldığım vakitlerde olur. Ne olursa olsun bu dipsiz bucaksız uçurumdaki özgürlüğümü, savunmasızlığımı, duygularıma olan bağımlılığımı çoğu şeye tercih ederim.