Ne oluyor size söylesenize?
Nedir bu düşmanlık, nedir bu bir sözün ağırlığı kaldıramamazlık?
Az önce bir röportaj okudum, yorumlama yapmadan, yorumlara göz atayım dedim..
Aman ya Rabbi!
Bu nasıl bir düşmanlıktır ki, röportaj sahibine olur olmaz, saygısızca, seviyesizce yorumlar yapılmış..
Dilin kemiği yok bilirim, klavyenizin de mi adabı yoktur.. Düşüncelerinizin de mi bir sınırı yok..
Kendimizi dahi tam olarak tanıyamıyorken, hangi hükme dayanıp da böylesiye acımasız yorumlar yapılabiliyor..
Fikir ters gelmiş olabilir, kabul edilebilir ya da edilemez.. Tartışılır ya da tartışılamaz.. Fakat kesin hükme bağlayıp da bu insan böyledir! diyebilmeyi hiç bir zaman kendime yakıştırmadım ve böyle insanlardan da her uzak durmuşumdur..
Özgürlük kavramını yanlış yorumlayıp, kişilik haklarına saldırıyla özgür bir ortam mı oluşturacağız, hiç sanmıyorum..
Özgür düşünmekte herkes özgürdür, fakat özgürlüğün de bir sınırı yok mudur?
Sahi neydi özgürlük, en son ortaokul döneminde vatandaşlık dersinde görmüştüm ben bu kavramı..
“Özgürlük, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.”
“Özgürlük, saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını, kimse tarafından zorla engellenmemesi ya da durdurulmamasını belirtir.”
Biz toplumsal olarak en büyük sorun olarak olarak, saygı kavramında büyük eksiklik yaşıyoruz..
Evet, fikirler beyan edilmeli özgürce, fakat saygı kavramını yitirmeden..
Gerçi koskoca ülkemin meclisinde halkı temsil edenler, yeri geldiğinde insanlığı elden bırakıp pata küte birbirlerine dalıyorlarsa, bu yorumları daha masum karşılamam gerekirdi.. “İmam böyle yaparsa cemaat napsın” misali..
Ama yine de diyorum ki insanı insan yapan en büyük erdemlerden biri olan saygıyı, sevgiyi elden bırakmadan seviye sınırlarını zorlamadan fikirlerimizi beyan etmeliyiz. Bizim düşüncelerimize uymadı diye, ipini koparmış deli danalar gibi ortalıkta beylik laflar etmeye gerek yok..
Kimseyi sevmek zorunda degiliz fakat herkese saygı duymak zorundayız..
Ve hiç aklımızdan cıkmayacak olan şu olmalı ki;
“EDEB YA HÛ “