Tasavvufun baş tacı olan bu kelime yüzyıllardır önümüze sunulur. “Edep yahu edep”
Sahiden edep nedir?
İnsanların tanımlamadığı bu 4 harf aslında insanın tam da odak noktası olan kalbidir. Kalbe göre şekillenir tanımı. Bazen iççekiş, bazen ise dibeçöküş…
Belli kurallara uyarak, doğruların ve yanlışların göreceli olduğu bu evrende toplumun belirlemiş olduğu yazısız insan kanunudur bir nevi.
Peki ya somut bir göstergesi yok mudur?
-Elbette vardır.
İnsanların arkasından konuşmamaktır edep.
Bir araya geldiğimiz arkadaşlarımız yahut bize yakın gelen insanlarla iki kelam laflayalım cümlesinin gizli öznesidir. Kahveleri içerken, çayı yudumlarken tatlı niyetine iyi gider. Cümleleri toparlayan kişi ise dedikoduya dair bir- iki cümle daha koyar ve noktalandırdığını düşünerek ballandıra ballandıra devam eder. –Edep yahu edep-
Kalpleri kırmamaktır edep.
Bir anlık sinirle, öfkeyi kontrol edememe sonucu kırılır kalpler. Bazılarının kalbi cam gibidir. Dokunursan incinir, vurursan kırılır. Onun içindir ki kalp insanın en önemli duygularını yaşadığı organdır. Hassastır. Dokunması da güçtür, vurması da. –Edep yahu edep-
İnsan ayrımı yapmamaktır edep.
İnşaat işçisinin yanında da Karun kadar zengin bir insanın yanında olunduğu gibi şeffaf ve adaletli durabilmektir edep. Zenginin parası, işçinin duası şeklinde maddi-manevi boyut dışında gerçeğe ulaşabilmeyi sağlamaktır. Eşit olmaktır. -Edep yahu edep-
Sevmeyi bilmektir edep.
Bilgiyi doğru şekilde aktarmaktır.
Kıskançlık yapmamaktır.
Doğruyu anlatmadan anlamaktır.
Dürüst olup yalan söylememektir.
Lokman hekimin de dediği gibi “Ben edebi, edepsizlerden öğrendim.”
Başkasının gözü değil, kendinizin iç sesi olun.