Yarım kalmış bir hayatı yaşıyor gibiyim. Eksik bir şey var sanki. Gecenin sesi büyür ya , hani birden durur sonra ortada kalırsın. Yıllardır tutsak ruh bedende. Fırsat bulsa kaçıp gidecek ama, can var arada. Her an gidebilmek istiyorum aynı o ruh gibi işte ben de. Belki de eksik olan yolculuktur. Gidenler hep bir iz bırakır ya arkasında. Sessiz sedasız gidip, bıraktığım izin farkedilmesini beklemek istiyorum. Hani vardı ya tehlikeli oyunlar. Öyle işte… “Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, ama bir yandan kılına bile zarar gelsin istemiyor.”Korktuğundan değil, yine de istemiyor.
Özellikle yapması gereken onca önemli şey varken hiç bir şey yapmak istemiyor insan. Belki hayatı sorgulamak istiyor. Ya da boş boş bakayım diyor camdan dışarı. Televizyona bakıyor izlemeden. Bazen kırmızı bir kurdale bazen de nereden geldiği belli olmayan mavi bir ışık uykunu çalıyor. Neden bu kadar çırpınıyor peki tutsak ruh. Önemli niteliğine bürünmüş planlarım prangalara mı dönüşüyor yoksa ayaklarımda ?
Gecenin sesi, eksik bir şey, prangalar derken neredeyse unutuyordum. Korku mu kaygı mı bilemediğim bir his var içimde. Sahipsiz bir şey öyle kaskatı duruyor içimde. Adını koyamadığım yalnızlığım mı desem, yoksa, gerçek bir derdim mi var bilemiyorum. Yine de çok da ihtiyacım olmasa da umut veriyor dizeler:
Her şey olur
Belki de unutulur
Zaman geçer
Hayat kalır…