Günümüzde hem kadınlar hem de erkekler, aile ve çevre baskısı yüzünden evlilik ve çocuk sahibi olma insanın geleceğini şekillerinden hayati konularda hızlı bir şekilde kararlar vermeye çalışıyorlar ya da buna sürükleniyorlar. Benim inanışıma göre verilen her karar doğrudur ve bizi bir yerlere götürür. Hayatımızı oluşturan kararlarımızdır, bu hayatın gerçeklerinden biri. Önemli olan karar verirken bu kararımızın kendi isteklerimizi ne derece etkilediğini ya da karşıladığını ne kadar hesaba katarak karar verdiğimizdir.
Evlilik konusunu ele alalım: evlenme yaşı daha doğrusu yaş aralığı diye bir yaş var, değişen toplumla birlikte bu da bir değişim gösteriyor tabii ama sonuç olarak toplum size böyle bir yaşın olduğunu duyuruyor, siz duymayı isteseniz de istemeseniz de. Çevrenizdekilerin evlenmeye başlaması ile bu duyuruların daha da artmaya başladığını iliklerinize kadar hissedersiniz. Bir süre paniğe kapılma ve ben ne yapmalıyım, bu yolu hemen takip etmeliyim diye kararlar alıp bir anda kendinizi hazır olup olmadığınızı bilmediğiniz bir serüvenin içine atmaya çalışıyorsunuz ki o arada olan oluyor zaten. “Bak herkes evleniyor”, “elalem ne der”, “başımıza mı kalacaksın?” gibisinden birçok cümleyi işiterek bazı gecelerinizin uykusuz geçmesine şahit oluyorsunuz. Zaman zaman sizi negatif etkilemeye başlar bu cümleler ve peşinden takip eden derin düşünceler. Hızlı kararlar vermenize, çevrenize panik halinde bakmanıza ve bir eş aramanıza hatta karşınıza çıkan her kadına ya da erkeğe acaba bu benim eşim olabilir mi diye kendi kendinize sormanıza sebep olur. Toplum o kadar acımasızdır ki çevrenizdekiler evlendi ama siz evlenmediğiniz için sizi farklı bir kişi gibi görmeye başlar, zaman zaman sizi dışlayabilir, hatta kendinizin sorunları olan bir kişi olduğunuza bile sizi inandırabilir. Bu kişiler bazen şaşırsanız bile aileniz veya arkabalarınız, arkadaşlarınız, yeni tanıştığınız sizi bilmeyen, sizin hayattan ne beklediğiniz hakkında en ufak bir fikri bile olmayan kişiler de olabilir, yani en yakınınızdakiler ve de elalem denilen o büyük kitle.
Daha önce de belirttiğim gibi “Elalem ne der?” cümlesi çok tanıdık geliyor değil mi? Çocukluğunuzdan beri size söylenen bir cümle bu, beyninize çok yerleşmiş ve toplumun genel olarak izlediği yolu siz izlemezseniz “elalem ne der?” şaplağıyla yüzleşmek zorunda kalırsınız. Evlenmeyince elalem bir şeyler söylüyor, aslında evlenirken de elalem bir şeyler söyleyecek. Bunu adınız gibi biliyorsunuz. Elalemin işi budur, her zaman bir şeyler söylemek, bizim de görevimiz elalemi susturabilmek mi? Elalemin istediğini ona vererek onu susturmak. Sizce çözüm bu mudur? Onları mutlu etmek mi istiyorsunuz yoksa anlaşabildiğiniz kişiyi bulup mutlu bir evlilik/beraberlik mi istiyorsunuz? Yoksa elalemle mi evleniyorsunuz?
Evlendiniz, elalem biraz olsun sessiz bir dönemde pusuda beklemede kalsın. Evlendikten sonra ne zaman çocuğunuz olacak diye soracaklar veya balayına neden buraya gitmediniz de şuraya gittiniz, eşyalarınız neden böyle, şunun rengi, bunun boyu vs. derken yol gösterme amaçlı değil de karışma veya eleştirme amaçlı konuşmalarla zaman zaman yine aklınızı karıştıracaklardır. Neden buna izin veriyoruz peki? Bunu hiç düşündünüz mü? Hiç evlenmemek, daha ileriki bir yaşta evlenmek, çocuk sahibi olmamak ya da tek çocuk sahibi olmak neden bizi korkutup bunalıma sokabiliyor? Kendi isteklerinizle kendi hayatınızı kurmanıza neden izin verilmiyor? Teknoloji ilerledikçe toplumlar da değişiyor, değişen çağa ayak uydurmaya çalışıyoruz, evlenme ve çocuk sahibi olma yaşı yükseliyor ama elalem hep aynı noktada bizi bekliyor. Evlilikten ne istediğini bilmeyen insanların daha doğrusu bu konuda hiç düşünmemiş olan insanların toplumda herkes evleniyor hadi ben de evleneyim yaşım da geldi, işim de var diyerek evlenmek için ben hazırım sokaklara dökülüp birini bulayım demesi ne kadar doğru sizce? Yani, mart ayı geldi ve haydi kendime bir eş kedi bulmalıyım artık diyerek sokaklara dökülen kediden bir farkımız kalmıyor sanırım. Oysa ki bizim, kedilerden bir farkımız olmalı. Evlilik senin için nedir, ne ifade eder, neden evlenmek istiyorsun?
Yani, önce kendinizi tanıyın diyorum, önceliklerinizi belirleyin, hayattan beklentilerinizi samimi olarak ve ayaklarınız yere basarak düşünün istiyorum. Sorumluluklara karşı kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Yanınızdaki kadını ya da erkeği neden seviyorsunuz? Şimdi, birazcık da evlilikten neler beklediğinizi düşünmenizi ve liste olarak yazmanızı istiyorum. Ve şu an hayatınızda biri varsa, size bu beklentilerinizin ne kadarını verebildiğini veya ileride ne kadarını verebileceğini düşünmenizi istiyorum.
Burada size göstermek istediğim hayatınızdaki kişiyi ne kadar tanıyorsunuz, ya da bu zamana kadar onu tanımak için ne yaptınız, bunların farkında mısınız? Tabii ki evlilik hesaplarla ölçülebilecek veya değerlendirilip karar verilebilecek bir kavram değildir. Size evliliğin formülünü buldum, işte parametreler de bunlar, alın hesaplayın ve çıkan sayıya göre karar verin demiyorum. Bu listeyi oluştururken seçtiğiniz maddeler maddi veya manevi yönden ağırlıklı olabilir veya eşit dağılmış da olabilir. Bu kişilerin özgür kararıdır. Bu konudaki seçimlerinizi yargılayamayız çünkü insanların hangi şartlarda mutlu olacağı farklılık gösterebilir. “Davul dengi dengine” sözünü bu yüzden seviyorum. Dengi dengine olan ve benzer hedeflere doğru giden kişilerin aynı yolda el ele tutuşmaları mutluluk getireceğine inanıyorum. Bir insanı tanımaya çalışmak onunla yemek yiyip sinemaya tiyatroya giderek olmaz. Konuşun, paylaşın, birlikte okuyun ve tartışın, sinemaya veya tiyatroya gittikten sonra filmi/oyunu eleştirin, birlikte bir şeyler öğrenmeye çalışın. Size neler katabildiğine bakın, çünkü size bir şeyler katabiliyor olması, ilerde çocuğunuz olduğunda ona da bir şeyler öğretebilecek olduğunu gösterir. Unutmayın, sizin önünüzü kesen biri çocuğunuzun da önünü kesecektir, sizin ve onun geleceğini engelleyecektir.
Tekrar hazırlamış olduğunuz listenize geri dönersek, eşinizin alkol veya sigara kullanmasını istemediğinizi belirtmiş olun ve böylece çocuğunuzun da evde alkol/sigara görmemesini sağlamış olacaksınız. Fakat alkol/sigara kullanan bir kişinin peşinden koşarak onu sevmeye çalışıyorsunuz ve neden o kişinin bu alışkanlığını değiştirebileceğinizi düşünüyorsunuz? Karşınızdaki kişi de sizin hem alkol/sigara kullanacağınızı hem de kendisinin alkol/sigara kullanmasına izin vereceğinizi varsayarak, yani sizi değiştirebileceğine inanarak sizinle birlikteliğe devam ediyorsa, bunu hiç düşündünüz mü? Boşa kürek çekmek değil midir bu, daha doğrusu insanın kendisini bile bile kandırması demek değil midir? İnsanın yalan söylemesi öncelikle kendine yalan söylemesi demektir. Kendini kandırmak insanın asla kabullenemeyeceği ve onuruna yediremeyeceği bir durumdur aslında. Kendini kandırarak mutlu olmaya çalışmak sizce en büyük yalan değil midir, üstelik de bu yalanı kendinize isteyerek, bile bile söylemiş olmak? Unutmayın, insan sadece kendisi isterse bir konuda değişmeye başlayabilir, karşısındaki kişi ya da kişilerin değişimi onaylaması ona sadece destek vericidir ama onun değişmesini ancak ve ancak kendi isteği sağlayacaktır.
Yukarıda verdiğim sadece bir örnekti, bu listeye dinlediği müzik, sevdiği renkler, mutfak ve banyo alışkanlıkları, sevdiği kokular, okuduğu kitaplar, dini inanışı, siyasi görüşü vs. gibi daha birçok madde eklenebilir. Sevmeye çalıştığınız kişi bir hamur değil, ya da çocuğunuz değil (ki çocuğunuzu da değiştirmeye çalışmak onun hayata yanlış hazırlamanıza sebep olacaktır diye düşünüyorum, ele alınması gerekn ayrı bir konu bu), ona yeni şeyler kazandırmaya çalışamazsınız, onu bir hamur gibi istediğiniz şekle sokamazsınız. Bir ilişki bu şekilde ilerlemez, ilerlese de sağlam bir temeli olamaz. Karşınızdaki kişiyi olduğu gibi sevemiyorsanız, kendinizi zorlamamalısınız. Sevmek, aşk, evlenmek bunlar zorla olacak duygular kavramlar değildir. Bunlar aslında insanı çok mutlu eden, sağlıklı yaşanması gereken ve insanın kendini hazır hissettiğinde bir adım atması gereken durumlardır. Mutlu değilseniz, emin değilseniz, hazır değilseniz neden “elalem ne der?”den kurtulmak için adım atıyorsunuz?
Hayatınızı ve ruhunuzu yanlış ilişkilerle yormayın ve yaşlandırmayın. Sevginizin değerli olduğunu aklınızdan çıkarmayın.