Hepimizin vardır değil mi yenilgi yılları? Ne olursa olsun, üstünden ne kadar geçerse geçsin unutamadığımız anılar? Hatta çoğu zaman hayatımızın hepsini ele geçirirler, geleceğiniz bile bunlar etrafında şekillenir.. Rüzgarda savrulan bir yaprak gibi olursun böyle,sanki birdaha hiç yönünü bulamayacakmışsın gibi. Sanki herkesin bir ağacı varmış da, senin tutacak bir dalın bile yokmuş gibi. Olmuştur illaki, benimde oldu. Bu savaş yıllarında sorgulamaya da pek vaktin olmaz,sürekli akıntıya karşı savaş verdiğinden suyun güzelliğini falan da göremezsin zaten. O yüzden genelde etrafındaki insanlar sana güzel bakmanı söylediklerinde içinden ‘ O beni nerden anlayacak ki, benim yaşadıklarımın zerresini yaşamadı’ diye söylenir belki karşındakinin kalbini kırmamak için dinliyor gibi yaparsın. Kafanda genelde şu düşünce vardır: ‘ Allah bunu benim başıma neden verdi? Ben neden bunları neden yaşıyorum ki! ‘ Olmuştur illaki, benimde oldu..
Oysa en iyi okuldur yenilgi yılları. Biz bilmeyiz o zamanlarda,farkedemeyiz. Ama ya o acılar hiç yaşanmasaydı? Hiç düşündün mü ne olurdu? Şuan hayata hangi pencereden bakıyor olurdun? Hiç kalbin kırılmasaydı eğer, kalbi kırılmış birini anlayabilir miydin? Hiç yokluk görmeseydin, yokluğu anlayabilir miydin? Hiç o tozpembe hayallerin yıkılmasaydı, ayakları yere sağlam basan hayalleri nasıl kuracaktın? Peki ya hayatına giren iyilerin kıymetini bilebilir miydin, şayet hiç kötülerle karşılaşmasaydın? Şimdi dönüp baktığımda bunların beni ne kadar büyüttüğünü görüp şükrediyorum. Çünkü yaşamak dediğin öyle kitaplardan öğrenilecek bir iş değil, yaşamak, bilinç bir yaşam bedel istiyor.. Ama sonunda öğrendiklerimizin yanında, yaşadıklarımızın çok da büyük bir şey olmadığını düşünüyorum..