“Bulabilseydik içimizde o gücü, çok farklı olabilirdi bugünlerimiz” diye düşünürüz zaman zaman… O güç? Cesaret ve inanç birleşimi.
Olabileceğine inanmadığımız hiçbir şey için kılımızı kıpırdatmayız hani. Ve inanmadıklarımız için de bir cesaret söz konusu değildir.
An gelir kendimize kızarız bu ne hal, bu ne pısırıklık diye. Özellikle kaçırdığımızı düşündüğümüz her fırsattan, her şeyden sonra… “Nereye gidecek böyle”nin kucağında buluruz sonra kendimizi. İşte bunlar, sadece o gücü göremeyeceğimiz bir yerlere kaldırdığımızdan… Sadece, inandıklarımızdan unuttuğumuzdan ve cesaretimizi en dipte sakladığımızdan.
Her şey elimizde iken, hiçbir şey yapamamanın apaçık göstergesi tüm bunlar. Hâlbuki karıştırsak anıları, aralasak geçmişin kapılarını, neler başardığımız ve nerden nereye geldiğimizi hatırlasak, nereye varabileceğimizi ya da en azından ne içim mücadele edebilecek güce sahip olduğumuzun farkındalığını kazansak ve hiç kaybetmesek…
Mümkün değil mi?

Peki ya, denemeye değmez mi?
06.12.13