Küçük kızlara evlilik fikrini dayatmak yerine, güçlü olmaları, seçimlerini kendileri yapabileceği ve onların isteği dışında kimsenin ona bir şeyler yapamayacağı; erkeklere ise kadınları ezmek onların düşünceleri, fikirlerini dinlemeleri, onların da seçim hakkı olduğu öğretilse, sizi temin ederim ki şimdi bu durumda olmazdık.
Güçlü kadın; yalnız kadın demek değildir. Her bunu söyleyene ‘erkek düşmanı’ damgası yapıştırmak düpedüz cahilliktir. Güçlü kadın demek, kendi ayakları üzerinde durabilen kadın demektir ve bir kadın evli olsa da olmasa da kendi ayakları üzerinde durabilir.
Eğer bir kadın yalnızken, çalışıyor ve tek başına yaşayabiliyor; fakat evliyken bunları yapamıyorsa orada bir pürüz var demektir.
Kendisinin istememe ihtimali var; ki bu emin olun en kötüsüdür. Çünkü bu kadın, beynine eşinin parasıyla geçinebileceği, erkek himayesi altına girebileceği aşılanmış kadındır. Bir kadın, eşinin eline bakıyorsa, bu kesinlikle suratımı buruşturmama sebep olur.
Bir diğer ihtimal, eşinin istememesidir. Bu tipler ”Ben ona buna karısını çalıştırıyor dedirtmem.” tipidir. Bunlara yapmanız gereken ise, suratına sert bir tokat yapıştırmak olacaktır. Bu tokat ise ”Sen kimsin?” tokadıdır. Evet, hanımlar, yapmanız gereken kesinlikle bu. Çünkü o kendini beğenmiş haddini bilmeli. Seçimi siz yapacaksınız o değil.
Sakın çevrenizde böyle şeylere izin vermeyin. Baktınız kimse tokadı çarpmıyor, durmayın, bunu siz yapın. Yoksa bugün eşini çalıştırmayan, yarın otobüsteki kıza da tecavüz eder, sözle milletin kızını taciz eder.
Gelecek yalnızca erkekler değil, bizleriz de. Farkındalık yaratabilirsek eğer, bunu durdurabiliriz. Bizler çocuk doğurmak veya ev iş yapmak için burada değiliz. Erkeklere itaat etmek zorunda da değiliz. Kendi seçimlerimizi kendimiz yapabiliriz. Bizimle ilgili olan bir şeye bizden başka kimse karar veremez. İstemediğimiz bir şeyi hiç yapamaz.
Eğer haklarımızın farkına varabilirsek, dünya daha güzel bir yer olabilir.