Uyandım. Uykuyla uyanıklık arasında hatıramda kalan seni yazmak istedim. O kadar doluyum ki… Bir yerlerde seni anmasaydım, çıldıracaktım. Uzun zamandır seni bu kadar derin hissedemediğim için mi; yoksa yokluğunu yeniden not düştüğüm için mi üzüleyim bilmiyorum…
Ne geceleri sabah ettim biliyor musun? Başı sen, sonu solumda sızı… Canım çok acıyor mu artık hissetmiyorum. Öyle bir yerde gizlenmişsin ki; ne dokunabiliyor, ne görebiliyorum. Bazen ‘’ Bahsetmem Lazım’’ dediğimde; ya da ‘’ Aşıklar Şehri’’ne yolculuk yaptığımda buram buram sen çevreliyorsun etrafımı. Şehrimde bir Neşet Havası. ‘’Açma Zülüflerin’’ diyorum; ‘’Gönül Dağı’’ma seni getiren rüzgarlara karşı. Sanki Sam Yeli oluyorsun bağıma hoyratça esen, küllerimi harlayan. ‘’ Bir Ayrılık, Bir Yoksulluk, Bir Ölüm’’ çöküyor çorak bahçeme. Gözlerin gözlerimde bir hülya ‘’Mühür Gözlüm’’. ‘’Aşk Ataşı Düştü Garip Gönlüme’’ dökülüyor dudaklarımdan satırlarıma. ‘’ Yine Bir Hal Oldu’’ garip gönlüme; Uyku girmez imiş gözüne; gönlü viran olanın…
Sen duymuyorsun ‘’Fikrinden Geceler’’ uyuyamadığımı. Sen her şeyden bihaber, ‘’Beni Eller Gibi Görme’’ dememe rağmen görünmeyecek kadar uzaklardasın şimdi. Seni göremeyeceğim nice günler olacak; öncekiler gibi. ‘’Helal Et Hakkını’’ diyor Neşet’in bağlaması; ‘’Belki bundan sonra göremem seni; Halel et hakkını nolur halel et…’’ Ve şuan seni anımsatıyor biliyor musun; ‘’Ayaş Güzeli’’.
‘’…Bağlamış beline Acem kuşağı; yüklemiş sırtına buğday, başak’ı…’’
Neredesin bilmiyorum. ‘’Neredesin Sen’’ diye çok söyledi Usta ama bulamadım seni. Buralardan bir selam daha geldi gönül kıyına. Belki sahiline vurur; belki bir dalgada kaybolur… Bu da diğer hasretlerime bağ olur, derya olur, duman olur…