Bu sana kalbimi son döküşüm Gece…
Gece’nin İnci’si olarak son günüm.
Seni bir daha göremeyecek olmak nefes alamama sebep olsa da buna mecburum. Belki bir gün anlarsın beni. Belki bir gün hak verirsin bana ya da belki hiçbir zaman affetmezsin beni. Belki pişman olurum, ya da belki bir gün tüm bunlar bitmiş olur. Ama ne olursa olsun biliyorum ki ben bir gün elimde sadece bu belkilerle kalmış olacağım. Bir elimde belkiler, bir elimde keşkeler ve sana asla veremediğim bu mektuplar…
Vazgeçiyorum artık yazmaktan. Sana dair ne varsa artık kalemimden dökülmesin, kalbimde biriksin diye vazgeçiyorum.
Gidiyorum ben Gece…
Nereye gittiğimin bir önemi yok. Sensiz her şehir, her ülke öylesine boş ve anlamsız ki nereye gidersem gideyim yalnızca benliğimi değil kalbimi ve ruhumu da bırakıp gidiyorum. Bedenim boş bir kabuk misali sürükleniyor yalnızca.
Sensiz, bu yaşadığım şey, adı her neyse, hayat olmaktan çok uzak. Meğer benim bütün hayatım senden oluşuyormuş. Sensiz bomboş kaldı. Ama aklım, kalbim… Keşke onlar da boş kalabilse. Biliyorum ki nereye gidersem gideyim hep benimle olacaksın.
Seni değil kendimi bırakıp gidiyorum ben Gece. Varlığımı hiç fark etmemiş olan bu şehre yokluğumu bırakıp gidiyorum…
Kalbimi ısıtan gözlerine son kez bakamadan gidiyorum. Seni görürsem gidemem çünkü biliyorum. Şimdi tek tesellim seninle aynı gökyüzü altında aynı havayı soluyor olmak. Bu yüzden son veremedim hayatıma. Ölmekten değil soluduğun havayı içime çekememekten korktum. Tenine değen rüzgârın bana ulaşamamasından korktum. Var olduğun bir dünyadan gitmekten korktum.
Hoşça kal Sevgilim…
Gece’nin İnci’si olmama izin verdiğin için sana hep minnettar kalacağım.
Şimdi, Gece’sini kaybetmiş bir gökyüzüyüm ben; biraz huysuz çokça mutsuz…