Eskilerden korkar insan. Bazen ona bakıp hüzünlenir. Ne çok şey yaşamıştır geçmişinin izinde. Bir hikaye, hiç bitmeyecekmiş gibi akar durur zihninde.
Geçmiş bulanıktır kirli bir su gibi. Geçmiş hafızalardadır başı sonu belli olmayan bir masal gibi. Bastırıp unutamadıkların, isteyip ulaşamadıkların, arayıp bulamadıkların, mazide kalan her ne haltsa, gözünün ucundadır ne de olsa. Kurtulmak istesen de paçandan kıskıvrak yakalar, soğuk elleri boğazında, nefesin olur yakar seni.
Boğazında düğümlenenler, yaşadıklarının etkisidir ne de olsa. İnsan ne yaşarsa o olur bu sebeple. Zamanında gururu kırılmış biri, gururunu kıranlar konusunda müteessir, acı çekmiş biri, acısının gölgesinde aciz, hak yemiş biri, haksızlığın hicap duyan deryasında ürkek ve saldırgandır.
Olayları değerlendiriş biçimimiz öznel olsa da merhametimiz ve hakikatler bir tokat gibi vurur insanın yüzüne. Yüzleşebilecek cesaretin olduğunda aynadır yaşadıkların. Hiç kabullenmesen bile ezikliğini yüreğinde taşırsın yıllarca. Her gün yapamadıklarına hayıflanır, kim olduğunu kendine söylediklerinden değil de yaşadıklarından ve hissettiklerinden anlarsın.
Yaşamın ağırlığı kurşun gibi çöker yüreğine. Birikmiş anıların, üzerindeki enkazdır çoğu zaman. Sıkışıp kalmışlığın çaresizliğinde boş vermişliğe verirsin kendini. Gamsızlık kurtuluştur ne de olsa. “Hiç” dersin ve yaşamaya devam edersin.
Her “hiç” yeni bir başlangıçtır fakat başlangıçlar da “hiçliğin” izini taşır. “Ne çok şey vardı eskiden, ne çok insan girmiş hayatıma” dersin. Eşyanın tabiatıdır malum. Onlar da artık bir “hiç” gibiler. Anımsayamazsın bile fakat içinde yarattıkları boşluğu tarif de edemezsin. Sen onlarla “sen” olmuşsundur. İlkokul arkadaşınla oynadığın tek kale maç, ortaokuldaki yenilgilerin, ailendeki sıkıntılar, kimsenin seni anlamaya dahi çalışmaması, lisedeki samimiyetsizliğimiz, üniversitedeki dostlarımızı bir bir kaybedişlerimiz, askerliğin yarattığı tahribat, mesleğin yarattığı ilk düş kırıklığı… Hepsi birer hayal gibi…
İşte bu sebeple, hayallerimizin omuzlarımızda yarattığı yük bazen ağır gelir bize. “Zaman en iyi ilaçtır” diyenler unutulanların ve geride bırakılanların öze etkisini görmezden gelirler ve zihin, çoğu zaman küçümsediğimiz veya ihmal ettiklerimizin etkisinde ilerler. Bu yüzden, “keşkeleri” olmayan bir hayatı yoktur insanların sadece, kendilerini kandırmışlıkları vardır. Ne olduğunu arayan bir insan,” her şeyi hür irademle yaptım.” demek yerine neden bunu istediğini ve neden böyle davrandığını sorgulamalıdır. Sorgulamaların başlangıç noktasında ise insanın kitaplara sığmayacak o derin geçmişi vardır.Bu yüzden, hafızalar aksini iddia etse de akıl, bugünü, geleceğe miras diye yaşamalıdır.