Sana gökkuşağı çiçekleri dersem az
Sade, duru ve buğulu bir ruhun esrarısın
Su gibi kırılgan ve buyurgan biraz
Ellerinin sıcaklığı hep avuçlarımda kalsın
Bil ki incinsen, köz olur acı tüterim
Ağladığında biter küllenirim
Düştüğünde ellerin, zifiride gözlerinim
Bu kalp attıkça aşk-ı mahfuz pervanenim
Bil ki değil bu yerler bu yollar, sevgili
Sen yoksan bu can, bu cihan farazi
Ellerimi tut ki zaman görmesin bizi
Yokluğunda şaşar bu tahterevalli, bu terazi
Sana gökkuşağını getirsem ne fayda
Sen benim aşk-ı ebedimin mabedisin
Soluk kalır dünyanın renkleri ışıltının yanında
Varlığım ve yokluğum seninle mühürlensin