Gölgeler neler saklar efsunlu akşamlarda
Gülüşün geçerken penceremin önünden
Mavi kanatlı pervaneler uçuşur tunda
Kırmızı tomurcuklar düşer gül yüzünden…
Çırpınan dalgalarız akşam sularında
Yakamozların yangınında yolunu bulamayan
Tükenen zamanla yarışı var ışıkların
Karanlıkla yıkanan bir gün sona ererken…
Boynumuzda asılı günahlarla gidiyoruz
Susuz kalmış menekşelerce uğurlanan
İki yalnız insanın yarınlarını görüyoruz
Yanında iken uzaklıklarla sarmalanan…
Kaçarcasına gitmeliyiz İstanbul’dan
Cebimizdeki düşleri, hayalleri unutarak
Sevinci, neşeyi rüzgârda savurarak
Ve yeni bir yaşama ellerimizi kanatırcasına
Bitmeyecek bir sevgi ile bağlanarak…
Gün ağarırken uzaklaşıyoruz eskilerden
Kaçıncı tren geçiyor içimizdeki tünellerden
Bilinmez bir yolun kayıp yolcularıyız
Yol alıyoruz sessizce, kimseye görünmeden…
Ferhat AĞAOĞLU