Yorgun bir günün elleri suya değdi
Halatları çözüldü eski vapurun…
Beyaz köpüklerle uzaklaşırken
Zaman yine ihanet içindeydi
Ayrılığı vuran bir saatin sarkacında…
Işıklar gülümsemende saklandı
Renkler; Grilere, siyahlara koşarken
Bir türlü buluşamayan dalgalar
Kahverengi saçlarında gezindi…
Rüzgâr tuz kattı su zerrecikleriyle
Sevgiyi bilmeyen gül dudaklarına
Soru soran ıslak gözlerini bıraktın
Bekleme salonunun kirli camlarında…
Sesin oturduğumuz sıralarda kaldı
Ellerimi bıraktığın an geldi aklıma
Sadece gülümsedin, elveda demedin…
En sevdiğim yarım şiirin dizeleriydin
Kayan bir yıldızın dönülmez gidişi gibi
Dokunamadığım anlara gizlendin…
Senin için yanan ışıklar suları yıkarken
Bu güzel akşamüstü hala iskelede idin
Yaşadık mı bunca olanları bilmiyorum
Belki de hiçbir zaman gelmedin…
Ferhat AĞAOĞLU