Merhaba hanımefendi
Sözlerin bittiği yerdeyiz yeniden.
Güneşin geceden kaçtığı, bulutların yok olup yıldızların dünyayı işgal ettiği, ayın güneşten üstün geldiği ve gece yağan yağmurların seslerinde, sizi sevdiğim gecenin başında.
Özlüyor muyum ?
Seviyor muyum ?
Düşünüyor muyum?
Bilmiyorum.
Bütün benliğimle sizin küçücük esintinize kapıldım, uçuyorum. Farkına varmadan düşeceğim yere. Belki öleceğim hiçbir şey anlamadan . Yok olup gideceğim kimse görmeden. Fark edilmeyeceğim.
Sevecek miyim?
Vazgeçecek miyim?
Bilmiyorum.
Biz hanımefendi hiç kavuşamayacak ikiz dağlar gibiyiz. Rüzgarla yıprattık birbirimizi. Vazgeçmedik ama öyle hissettirdik. Küçücük bir umut parçacığı bırakabilseydik keşke birbirimizde. Belki hasta olmak pahasına aldanırdık yalancı bahara.
Siz hanımefendi kavuşsak ne kadar sevebilirdiniz ki beni!
Ne kadar kalabilirdiniz yanımda? Bilmiyorum.
Ben sizi seviyorum ama aynı zamanda sizden vazgeçmek zorunda olduğumu biliyorum. Ne kadar istemesemde sizden gitmem gerektiğini biliyorum. Sizin haberiniz olmadan, hissettirmeden yavaş yavaş yok olmam gerektiğini…
Yapacak başka bir şeyim var mı bilmiyorum ama kendim için en iyisini seçtiğimi biliyorum. Sizi kalbimde bir daha hisseder miyim?
Sizi düşünür müyüm?
Pişman olur muyum?
Bilmiyorum.
Bildiğim tek şey sizin benim gidişimin farkında bile olmayacağınız.