Sizi bilmem ama benim için her şey bir yana “uyku” bir yana. Beni tanıyanlar bilir ki uykunun o tatlı şarkısı kulağıma çalınmaya başladı mı çevremdeki tüm uyaranlar değerini kaybeder ve kendimi uykunun mucizevi kollarında bulurum bir anda. Başlarda arkadaşlarımın bu duruma iyiden iyiye bozulmaları benim de canımı sıkıyordu açıkçası. Hatta bir ara İspanya’ya mı kaçsam ya da yok yok Japonya daha iyi olabilir, diye düşünmedim de değil. Bizim kültürümüzde tembellik, uykuculuk olarak görülen bu tatlı hasleti belki oralarda bölünmeden yerine getirebilirim diye düşündüm pek masumane.
İşte bu çağrıya kulak verip kendini öğlen uykusunun mucizevi kollarına atan bir amcayı fotoğraflıyorum ben de. Hasankeyf’in tarihi Camisinin önünde dizlerini karnına çekip uyuyor modelim. Kahverengi şalvar, yelek ve takkesiyle bej renkli gömleğin uyumu hayli şık bir görüntü veriyor.Başının altına yastık yaptığım kahverengi kunduramı unutmamam gerek.
Ahh Hasankeyf diyorum içimden: Yaralı kasaba, ağlayan yer, kaderini bekleyen öksüz, masumiyet timsali, uyandırdığı çağrışımlar: saflık, kirlenmemişlik, bozulmamışlık, köklü tarih, milat, eskilik, antik ve tabii adı geçtiğinde bile ruhumda fırtınalar estirip yüreğimi ipince sızılarla kuşatan şey… adına her ne denirse yani, işte o. kalbimin doğusu…
2 comments
Hasankeyf.. Kimisi için bir cennet.. kimisi için tarihin işlendiği yer..Anneler için ise hüzün dolduran bir yer.. BEnim içinde öyle.. HEr güzel şeyin ardında Kötü birşeyler vardır.. Keşke Göründüğü gibi temiz kalsa doğu..
Aynen Katılıyorum. İnsanların var olmadığı bir yaşam anca temiz kalır…