HAYAL KURMA UMUTSUZ KALMA
Siz değerli okurlarıma, elimden geldiğince hayal ve umut arasındaki
farkı anlatmaya çalışacağım.
Hayal, peşinde koşulan; gerçekleşmesine imkan bulunmayan, insanların
kendi dünyasında yarattığı bir alemden ibarettir.
Umut ise her daim istenilen, bir şeye bir gün kavuşacağımızın yolunu
gösteren bir pusuladır.
Birincisine fazla kapıldığı zaman insanlar, neler kaybedeceklerini hiç
düşünmezler.
Umutsuzluğa düşmek ise insanların yaşamlarında olumsuz etkiler.
Bırakacak zihinlerinin karanlıktan kurtuluşu mümkün olmayacaktır.
Biz insanlar, bir şekilde istediğimiz güzelliklerin hayatımızda yer
etmesini isteriz.
Fakat hiç hesaplamadığımız bir noktayı göz ardı etmekle, en büyük
hatanın içine düştüğümüzün farkına bile varmayız.
İstediğimizi elde ettiğimiz anda sevinçten dört köşe oluruz.
Ama olaylar ters yönde geliştiği dakikadan itibaren isyankarlığımızı
elden bırakmayı akıl etmeyiz.
Bunu, bilakis kendim yaşamış bir insan olarak sizlere anlatmayı uygun gördüm.
Her zaman elimde olmadan farklı güzellikleri elde etmenin hayallerini kurdum.
Lakin hedefime ulaşamayınca da isyankar bir insan oldum ve etrafımı hiç
durmadan kırıp dağıtmaktan vazgeçemedim.
Karşımdakilerden hep şu sözü işittim: Umudunu kaybetme. Bir istediğine
ulaşamazsan; bir diğerini mutlaka elde edersin, cümlesini işittim.
Kayıplarımın bir tek sebebi vardı, yakalandığım epilepsi hastalığı.
Elimden istediklerimin kayıp gittiğine şahit oldukça isyanım her gün
biraz daha artıyordu.
Beni esareti altına almakta olan bu gereksiz tutumumdan, kurtulmanın
yollarını arıyordum.
Yaşamımız, yürümeye başladığımız uzunca bir yol halini almaya başlamıştır.
Ve bu yolda rotamızı kaybetmemek için bizleri doğru yöne götürecek bir
pusulaya, ihtiyacımız olacaktır.
Bu, hiç kuşkusuz içimizde beslememiz lazım gelen umuttur.
Yürüdüğümüz yolun yol olmadığını anlatmak isteyenleri, çok
bilmişlikle itham etmekten de beri durmuyoruz.
Hüsranla son bulacağını bildiğimiz halde boş hayaller kurmanın
yersizliğine, bir türlü kendimizi inandırmaya yanaşmıyoruz.
Sanırım en büyük hatayı burada biz, yapıyoruz.
Ama bunu kabullenmeyi kendimize yediremediğimiz için de bunun
sorumluluğu altına başkalarını sokmak istiyoruz.
Çocukluğumuzda büyüklerimizden ”umut yoksulun ekmeği ”cümlesini işitirdik.
Karanlığın sonunda hiçbir zaman batmayacak olan bir güneş, olduğunu
söylemekten vazgeçmezdi; bizleri yüksek bir yerde görmek isteyenler.
Benim yaşama sevincimi elimden alan epilepsi hastalığı, hayallerimi
gerçekleştirmeme müsaade etmedi.
Yaşama bağlılığımın en büyük sebebi olan umutlarımla da vedalaşmamda ki
en büyük sebep oldu.
Ben, hiçbir zaman körlüğümün umutsuzluğa düşmemde; girilmesi lazım gelen
bir yol olarak girilmesine izin vermedim.
Ama hastalığım, benim hayatla barışık olmamın tek engeli olmuştur.
Yazımı insanlara şunları anlatarak sonlandırmak istiyorum:
Dostlarımın umutsuzluğun içine düştüklerini fark ettiğim zaman, umut
kapısı; girilmesi gereken en önemli kapıdır, diyorum.
Ağzımdan kaleme aldığım yazımda başlık olarak kullanmakta olduğum şu
sözü, çok değer verdiğim insanlara karşı sarf ediyorum:
Bu insanların başında ise canımdan çok sevdiğim eşim, hayatımı
değiştiren tek varlığım geliyor.
Hayal kurma, umutsuz kalma; karanlıkların aydınlığa kavuşacağı anı,
gülümseyerek karşıla.Kapıldığın boş hayallerle,uğradığın vakit kaybının; elinden alıp
götüreceği güzellikleri, bir daha elde edemeyeceğini aklından çıkarma.