Evimin arka odalarının birisi karşıda ki binanın terasına yapılmış çatı katı gibi küçük bir evin penceresine bakıyor.Bir kaç metre aşağıda kalıyor ama yinede göz hizasında sayılır.Ve yıllardır bakımsız boş bir ev.Bir kaç yıl öncesine kadar hiç dikkatimi çekmeyen bir şey,pencerede duran eski bir çerçeve gördüm.Ve nedense o eve gidip resmi görmek istedim yakından.Gözlerimi dakikalarca o tozlu cama dayanmış arkası bana dönük çerçeveden alamadım.Neydi beni çeken ? Ahşabı sıyrılmış çerçeve mi gözümde canlanıp dışarı taşan yaşanmışlıklar mı ? Beraber bir ömür geçirmiş yaşlı bir çiftin gençlikte birbirlerine sevdalı resimleri mi acaba diye düşündüm.Peki niye düşündüm ? Nereden geldi bu istek ? işte onun yanıtını bilemedim,bulamadım.Belki de olmasını istediğim öyle bir resmimin olmayışı mıydı acaba ? ben bu sorunun yanıtı ararken içeriden köpeğimin havlama sesiyle kendime geldim.Ona bakmaya salona gittim.Camlar ve balkon caddeye baktığı için karşıdan ne zaman bir arkadaşını görse havlıyor.Bu arada ayaklarım beni yine arka tarafa yönlendirdi,ve yine karşı eve takıldı gözlerim.Aaa dedim , o da ne ? Karşıda ki evde bir hareket var hemde ne hareket.Bir kaç kişi o küçük eve girip ellerine ne geldiyse aşağı atıyorlar,hayır asansör yoktur belki diye düşünmeye çalıştım ama ne olursa olsun böyle atılmaz ki.Koltuklar,kanepeler,masalar,çekmeceler,abajurlar,dolaplar onların çıkardığı seslerin arasında sanki cılız bir ses duydum.Atmasaydınız ama haklısınız diyen.Gözlerimi kontrol edemedim cama bakarken.Artık yerinde olmayan bir şeyi aradıklarını anladım.Evet artık yıllardır,o tozlu camda duran çerçeveydi görmek istedikleri.Ama yoktu işte.Yoklardı artık.Merak etmeyin diye geçirdim içimden.Ben sizi kalemimle kağıdıma oradan yüreğime mühürledim.Sizi hiç tanımamış olsamda.
Not: Gelenler mirascılardı sanıyorum.Çerçevede resim bırakmamaya karar verdim ve özgür bıraktım bütün resimleri,teknolojiye hapsederek.