HAYAT MADDİYATTAN İBARET DEĞİLDİR
İnsanlar her şeye neden maddiyattan ibaretmiş gibi bakıyorlar?
Çocukluğumdan buyana yaşadığım her anımda, maddiyattan hiç haz etmedim.
Çünkü her zaman onun yüzünden kendimi unutabileceğimi aklımdan bir an
olsun çıkarmadım.
Her zaman yanımda bulunan insanların şu iki şeyi birbirinden ayırt
edemediklerinin farkında oldum: Tutumluluk ve cimrilik. Bu ikisini hiçbir zaman
doğru bir şekilde kendileri de fark edemediler, karşılarındakilerin de farkında olmasına
izin vermediler.
Benim bildiğim tutumluluk, elinde bulunanı bu gün harcayıp tüketmemek
yarınını da düşünmektir.
Cimrilik ise fakirin açın nasıl ne şekilde yaşayıp yattığından bana ne
düşüncesi ile hareket etmektir.
Cimri, her zaman şu düşünce ile yolunu çizer ve ben bu kazandıklarımı
hiç kimsenin payı olmadan elde ettim diye iddia etmekten çekinmez.
Ama tutumlu bir insan, karşısında ondan yardım bekleyen bir şahsı
elinden geldiğince geri çevirmeden yardımını esirgemez.
Yoksulu gözetmeksizin haddinden fazla mal mülk edinen insanlara karşı
farklı bir tutum izlemişimdir.
Bu insanlar, nedense bütün dünyayı bana versinler; her şeyin sahibi bir
tek ben olayım, havasında olmuşlardır.
Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir, sözünü benimsemekten
uzak durmuşlardır.
Cömertliği ellerinden bırakmış küçük dünyaları ben yarattım havasına
girmekten kendilerini beri bırakmaktan kaçınmışlardır.
Çevremdeki insanların da maddiyat konusunda benim kadar hassas
davranışlara sahip olmadıklarını gördüm ve etrafıma her daim olumsuz
bakışlar bıraktım.
Ta ki evlenip mutluluğu, huzuru getiren bir yuva kuruncaya kadar.
Benim kırık dökük hayatımı onarmak için çaba gösteren bir insan çıktı
karşıma ve bana hayatın yaşamaya değer olduğunu gösterdi.
Hep şunu istedim, düşüncelerimin saygı ile karşılanmasını ve kendi
fikirlerini benden uzak tutarak yolumu yalnız başıma yürümemde
desteklerini esirgememelerini.
İnsanlara anlatmak için gösterdiğim çabanın olumsuz sonuçlanması da
yaşantımda olumsuz etkiler bıraktı.
Benim ben olduğumu düşündüren maddiyata karşı günden güne nefretimin
daha fazla çoğaldığını da anlatmamda hiçbir sakıncanın olmadığını
düşünüyorum.
Bizim hayatımızın sadece maddiyatın oluşturduğu inancını da insanların
akıllarından silip atmasında, bir türlü faydalı olamadığım kanaatinde
olduğumun da bilinmesini istiyorum.
Bana sorsalar maddiyat mı, maneviyat mı? Hiç kuşkusuz maneviyatı,
tercih ederim.
Neden maneviyat düşüncesini hayatımın en önemli yerine koymama gelince
maddiyat her daim geçicidir fakat maneviyat yaşamımızın en önemli
noktasını oluşturmaktadır.
Ben, paranın hayatımıza yön vermesine hiçbir zaman sıcak bakmayan bir
şahsiyet olarak insanlığımızı elimizden almasına, izin verme taraftarı
değilimdir.
Kişiliğimizi esareti altına almasına engel olamadığımız taktirde
paranın elinde oyuncak olup şahsiyetimizi kaybettiğimizden emin
olmamız gerekmektedir.
Bu da demek oluyor ki insanlar maddiyata kapılarak bir çamur deryasının
içinde kaybolup gitmektedirler.
Ödün vermememiz lazım gelen bir şey var. O da şüphesiz maneviyatımızdır.
Paranın bizleri avucunun içerisine alıp oradan oraya savurmasına izin
verirsek unutmayalım, yok olup gitmemiz için ilk adımı atmış oluruz.
Maddiyat denilen bataklığın, bizleri içine alıp yok etmesine; hiçbir
şekilde müsaade etmemeliyiz.
Yukarıda bahsetmiş olduğum adımı atmamız halinde kendimizi sonu belli
olmayan karanlık bir yola sürüklemiş oluruz.
Ben, hep şu düşünce ile hareket etmişimdir.
Maddiyatla hiçbir kazanım elde edilmez.
Önemini unutmamamız gereken tek gerçeğin maneviyatımız olduğunu
aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Biz,kişiliğimizin maddiyatın esareti altına girip yok olmasına izin vermeyelim.
esir olmak hayatımızın bir ömür ışığa hasret kalması anlamına gelmektedir.