Anlamak neydi acaba? Anlamla beraber olmak mı? Anlamı kapı dışarı ederek, sana gerek yok mu demek ti? Yoksa karşındaki ile samimi olup, karşılıklı fikir teatisinde bulunurken onun fikirlerine saygı duyarak, gülümsemek hoşuna gitmese de belli etmeden kabul etmek miydi? Anlamak neyi nasıl anlamak? Ters anlamak hiç değil, doğru dürüst yönünü çevirmeden, kıvırtmadan asıl olan neyse öyle anlamak, bakın etrafınıza bu son söylediklerime dair bir rüzgâr esiyor mu, bu anlamanın, çiçekleri etrafımızda açıyor mu? Açmıyor değil mi? Tatlı esen anlayış rüzgârı yerine, hazımsızlık kokan cehennem ateşi yanıyor ve yakıyor etrafımızı değil mi?
Anlamazsak ne olur? Fikrimiz çöpe gitse ne olur? Hiçbir şey az burukluk az huzursuzluk duyarız, lakin toplumsal yaşamada kaos gürültü hazımsızlık yapar ki bunun sonucu da ya kavga ya küslük ya da yalnızlığı getirir ki bu da cehennem ateşine denktir. Denk derken, işte denk olmak, birimiz teneke birimize altın muamelesi yapmak değil hepimizin değerli olduğunun farkına varmaktır anlamakla denk olmak. Yoksa beni de anlamıyorlar ne fark eder yeter ki sonucunda kaos kargaşa çıkmasın ne kaybederim ki?
Asıl olan beraberce güneşin doğuşuna batışına bakmak, görmeyene de göz olarak ona anlatmak, beraberce huzuru arayarak bulmak, gerisi zaten teferruattır bu da kolaydır. Denk, denklemden gelir ki denklem derken, hayatın gerçeklerini görmek yanlışlık varsa yaşantımızda gidermek için çaba sarf etmektir, yoksa ne denklem olur nede anlayış olur! İnce zarafetiyle gülümsemek sende haklısın demek ya da şöyle olsa, daha güzel olursa çok daha haklı olabilirsin ya da, aslında senin fikrinle karanlığa gidersek de benimde az yardımımla az aydınlık olur ne dersin, gibilerinden muhabbetle bir arada kaybolanı olanı arasak bulsak ne kaybederiz ki? Hiç bir şey kaybetmeyiz vesselam. Selamlarımla.
Mehmet Aluç