Hepimizin hikayesi Adem’in yasak elmayı yemesiyle başlamadı mı ? Havva’ya ulaşmak uğruna gözünü köreltmiş, bodozlama hareket eden kimine göre nefsine yenik düşen Adem mi yoksa güzelliğinden Havva’nın oyununa gelen mağdur Adem mi ? Hangisiyiz hayatta? Gerçekteki kadın-erkek rollerimiz de bu kadar keskin çizgilerle ayrılmış mıdır ?
Düşündüğümüzde hepimizin rolleri olduğuna inanmak mümkün ancak her kadın ya da her erkeğin aynı olma ihtimalleri olasılık dışı aslına bakılırsa. Her kadın Havva kadar fettan belki de saf; aynı zamanda Havva kadar anaç mıdır ?
Yalnız kaldığımda öz benliğime yönelip soruyorum hep “ben hangi Havva’yım?” diye. Sonra diğer ben “seçim yapmak zorunda değilsin, unutma senin içinde bir sürü kadın var. Hepsi senin, hepsi sensin” diye cevap veriyor. Bazen denizi izlersin uzun uzun bir bakarsın ki 65 yaşında hayatı özümsemiş bir hanımefendinin huzuru yerleşiverir. Uzaktan bir yerden rüzgarla ev sevdiğin şarkı ulaşıverince kulağına saçlarını savurarak kahkahalar atan eğlenen bir kız çocuğu…
Toplumun oluşturduğu kalıplar içinde kısılıp kalmak zorunda değiliz ki. “Kadın evinde oturup,çocuk bakmalı” kalıbından yeni yeni uzaklaşmaya başlamışken biraz daha büyük bir adım atmamalıyız mıyız?
Tek bir kadın, bir sürü ruh hali, hepsi de çok çarpıcı, hepsi de çok güzel. Seçim yapmadan hepsine kucak aç. Olmak istediğin zamanda olmak istediğin kadın ol. Hepsi bu kadar !