Müjdemi isterim, kanınla canınla hayattasın! Şu sert zemine basan ayaklarınla hayattasın! Ya da basmıyor da olabilir ama yine de hayattasın! Bir zafer kazanılmış gibi, pek çok rakibinden en güçlü mutlu sona ulaşansın. Hayatın içine doğru akmış ve ılık ılık soluk almaya başlamış olansın. Hâlâ da devam ediyor ciğerlerinin hayatta kalma mücadelesi. Tebrik ederim.
Sen de ben de hayattayız! Milyonlarca spermden en güçlü olanı ile anamızın rahmine ışınlanmışız. Nasıl desem de sana tebriklerimi doğru bir şekilde iletsem bilemiyorum. Bugün kendini özel hissedebilirsin, biricik, tek ve en başarılı. Çevrende gördüğün ve başarısız adlettiğin herkes de aslında oldukça başarılı. Sadece hayatta olmak ile bile başarılı!
Ama dur bir dakika,
Sevincini kursağında bırakmak istemiyorum da önemli bir şey söylemek isterim;
“Hayatta olabilirsin ama hayatın içinde olamazsın!”
Ayrık otu gibi dıştasın, kahve falındaki tabağın en köşesine sıçrayan ve “Sende büyü var” ibaresini hatırlatan telve gibi dışarıdasın. Çamsakızı ağdanın arasına bile karışamayan pis bir adamın bacak kılısın. dört yapraklı yoncanın bulunamayan son yaprağısın. Defterinin yanındaki onca kenar süsünün içine karışamamış bir çizgisin. Atın gerisindeki kenesin.
Ne oldu?
Ağır mı geldi?
Dur dahası var?
Nesin ki sen?
Tezek kadar hayatın içinde değilsin, onun ki kadar önemli bir görevi icra edemiyorsun. Yanamıyorsun ateşe atınca, sönemiyorsun buz dolu odalarda. Hiç’sin diyeceğim ama “hiç” bile dünya felsefe tarihinde sağlam bir yer işgal etmiş. “Hiç” bile büyük bir filozofun felsefesini oluştururken ana fikiri olmuş. Sen “hiç” bile değilsin!
Görüyorum ki kariyer için ruhunu satmışsın, albenili ünvanların tecavüzcüsü olmuşsun. Al senin olsun. Dahil olamamış, ‘hariç’ bir mutluluk istiyorsan al senin olsun! Tüm bedenin ile kaybolan benliğine armağan olsun.
Beni mi sordun?
Ben tam da içindeyim hayatın, senin göremeyeceğin kadar içerideyim, senin dokunamayacağın kadar içeride, senin hayal edemeyeceğin kadar içerideyim. Kapıyı kırıp girmedim, davet ile geldim. Kötü hırslarım ile gelmedim, güzellik ile girdim. Sen de olamayan! Senin anlayamacağın kadar büyük bir güzellik ile.
Ve unutma!
Ne kadar bilirsen bil, bir şeyler hep bilinmemiş kalacak! Ne kadar seversen sev bir şeyler sevilmemiş kalacak! Rahat ol! Hırs, seni sığ bırakır, hırs seninle yüzeyde kalır.
Kusuruma bakma küfür gibi gelmiş olabilir kelimelerim ama lazımdı. Senin bunları bilmen lazımdı. Şimdi kendinin ellerinden tut ve hayatın içine sok bedenini! O yüzden durma dışarıda, haydi içeri gir!
Duygu CAN
duygu@duygucan.com