Kaç yaşında olursanız olun, tutturmak istediğiniz hedefleriniz, gerçekleştirmeyi arzuladığınız hayalleriniz taşınmakta zihninizde, yüreğinizde, ruhunuzda… Hayatınızdan bir gözlemci olarak kareler canlansın gözünüzün önünden film şeridi gibi geçerken. Ya taşımakta olan duygularınız düşünceleriniz bir gün kendinizi aşacak seviyeye gelirse?
Yaşamak istediğiniz hayata sahip misiniz? Bazen hayata sahip olmuyorsunuz o hayat size ait oluyor. Bir de bir kameraman gibi bakın bu açıdan: Şimdi karşınızda büyük bir tabela var. Zıt iki yönlü okları barındırıyor. Örneğin hayatınız sola doğru yol alıyor. Ama siz farkında olacaksınız ki belki de sağa doğru akmalı yol. Kendi nesnelliğinizde ki bir boyutta hayatınıza göz yummaktan vazgeçip, göz açmaya o iki zıt okunda kesişebileceği anı merak etmeli miyiz?
Hayat kendi akışında sürdükçe zaman, hayata meydan okuyamıyor. Bu nedensellikte Bir şeyler yapıp hayat treninizin sağ ok ya da sol ok, belki de hiçbirisi, raylarını düzgün oturtmadan o akışın doğru yolu seçmekte büyük bir sorun yaşayacağının farkında olabilirsiniz. Duygularınız ya da fikirleriniz sizi aşmadan siz başarmak istediğiniz hayal veya gerçeklerdeki sınırlarınızı aşın.
Treninizden öten ses iliklerinizi her anlamda sarsabilir. Kendi hayatınızı yaşamak istiyorsanız bedelleriniz hiç susmayacak… Buna rağmen hazır mısınız?