Sevdasının derin olduğunu sanan kandırılmış aşklar… Aşık olmanın anlamını çözemeyen düğümlenmiş kalpler. Yanı başındaki aşikar sevdaları göremeyen kör gözler. Ağlamaktan bitap düşmüş hastalıklı ruhlar. Gitmeleri yeni bir başlangıç sanan donjuanlar. Sigara dumanında hayal edilenler,edenler… Bazen saklanıpta açığa çıkarılamayan sevmeler… Yoklukları cehennem gibi olsa da katlanmak zorundalar. Sahi aşk bunları mı gerektirir? Bunlarsız olmaz mı ki? Yoksa biz mi şartladık kendimizi. Onu bunu bilmem ama aşkın ruhta açtığı derin yaralar hiç bir zaman ne kabuk ne de dikiş tutmuyor. Hep ilk gün ki gibi taptaze. İşte bunu hepimiz iyi biliriz…