İslam dini güzellik dinidir, Allahu Teala bu güzelliği insanlara yayması için son peygamber olan Hz Muhammed (s.a.a) ‘i göndermiş ve O’nu tek bir görev için görevlendirmiştir ..
Tebliğ!!
“(Ey Muhammed!) Sen, Rabbin yoluna ( islama ) hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de en iyi bilendir.” ( NAHL 125 )
Tebliğ, taşımak, ulaştırmak, bildirmek , eriştirmek anlamına gelir, Allah Peygamberlerini, O’nun emirlerini, yasaklarını ve hükümlerini insanlara ulaştırmak için görevlendirmiştir, Allah katında tebliğden daha değerli bir vazife olsaydı Peygamberlerini onunla görevlendirirdi..
”Ey Rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan Peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun, Allah seni insanlardan korur” ( MAİDE 67 )
Kuranı Kerim’de tebliğle ilgili bir çok ayet mevcuttur, Allahu Teala tebliği, yalnızca Peygamberlere farz kılmamış, islam dinini yayma misyonunu müslümanlarada yüklemiştir ..
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” ( ALİ İMRAN 104 )
İnsan namaz kılarak, oruç tutarak, vs.. islamın şartlarını yerine getirebilir, Kuran ve dualarla Allah ile olan irtibatını güçlendirebilir, fakat emri maruf nehyi anil münker (iyiliği emredip , kötülükten sakındırmak) yapmadığı taktirde en önemli görevlerden birini yerine getirmemiş sayılır.. Tebliğ yapacak kişide cinsiyet gözetilmez, kadın, erkek her birey tebliğ yapma konusunda vazifelidir, tebliğ yapılacak kişilerde de fark gözetilmeksizin bu görevi ifa etmek gerekir, kadın, erkek, genç, yaşlı, dili dini, ırkı, ideolojisi, mezhebi ne olursa olsun tebliğ edilebilmeli, en güzel din olan islam, en güzel şekilde anlatılabilmelidir..
Tebliğ etme fiilinde bulunan kimsenin hayatı Kurana göre programlanmalı, tavırlarıyla, davranışlarıyla, sözleriyle ve uslubuyla, islamın güzel ahlakı tebliğ edilmelidir.
Tebliğ sadece müslüman olmayanlara yapılmaz, bu işe bilakis en yakın çevreden başlamalı, hurafeleri din sayarak dindar olduğunu zanneden kişiler gafletten uyandırılmalıdır..
Kuranı Kerim incelendiğinde Peygamberlerin her kesimden insana tebliğ yaptığı konusunda ayetler vardır, Allahu Teala Kuran’da Musa ve kardeşi Harun’a, Firavun gibi bir azgına bile yumuşak sözle tebliğ edilmesini emretmiştir..
”İkiniz, Firavuna gidin, çünkü o azmış bulunuyor
O’na yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp düşünür veya içi titrer, korkar” ( TAHA 43_44 )
İslam dini inziva dini değildir, her birey gerektiğinde islam düşmanlığı barındıran felsefe ve akımlara karşı elinden geldiğince mücadele etmek durumundadır..
Bir çok insan Allah’a inandığını söylemekte lakin Allah’ın dininden ve O’nun Kitabı Kuran’ı Kerim’den bihaber yaşamaktadırlar, islama yüzeysel bir bakış açısıyla bakarak islamın inceliklerini, güzelliklerini kavrayamamakta, dolayısıyla islam karşıtı güçlerin din kisvesi altında empoze ettiği tuzaklara düşmekte ve bu sebeptendir ki müslümanlar dünyanın her yerinde ezilmekte, zulüm görmektedirler.. Bu bilince sahip olan müslümanların aslında islamın barış, adalet, hak, hukuk ve güzellik dini olduğunu ve islamın kardeşlik ve ümmet bilincini tebliğ etmesi en önemli vazifelerindendir ..
İslam dinini taşıma, ulaştırma ve yayma misyonu bugün her müslümana farzdır, bir misyonu yüklenmiş ve o misyonu taşıyan kişiye ise misyoner denir.. Hristiyanların üstlenmiş oldukları misyonerlik görevi aslında müslümanlara yüklenmiştir, asıl misyonerliği müslümanların yapması ve herkesi en güzel din olan islam dinine davet etmeleri gerekliliği söz konusudur..
Her müslümanın gerçek birer misyoner olması ümidi ile…
FATMA GÖK