Bir kadın vardı…
Arkadaşları ve dostlarına bir kez olsun içini dökemedi,
Kıskandığından değildi ama o..
O yıllardır hiç gülümseyememiş’ti ,
Ötekileştiren bakışlar altında ezilmiş, kahrolacak kadar üzülmüştü,
Oysa o, dudağının kenarında bir kas oynamasına dahi razıydı,
O’nu esir eden ve içini kemiren yalnızlığını asla hazmedemedi,
Uzak diyarlara sürüklenmişti neşesi ve derdi,
Saf yalnızlık… O’nu kendinde mahkum etmişti,
Geceyle bir alıp veremediği olmamasına rağmen geceye bulanıp kirlendi,
Bir müddet geçince yorgun düştü, neşesinin ve derdinin izini süremedi,
Yalnızlık malikanesinde yıllar yılı dinlendi,
Belki de mecburiyettendi,
O’da mecburiyetinden esinlendi.
Bir kadın vardı…var mıydı? Kim bilir belkide yoktu.