Meğerse insan hüzne de acıkır ve yoluna koyulurmuş,
Fakat bu açlık apayrı. Sanki dîvâne olup yanmak gibi,
Hasret ve aşkla keşfe çıkmışcasına…
Bir nevî zamanın içinde gezer, yüzer gibi,
Uzaktayım, çok uzaklarda,
Kılıç gibi keskin nâraların tam ortasında,
Yırtılan boğazların kesilişinede şahit oluyorum,
Peşinden de kırık gönüller diyarında uyanıyorum,
Ve sonra yakındayım, çok yakınlarda,
Huzuru kokluyor, hissediyorum bu civarlarda,
Belki de şu haşmetli dağların arkasında,
Sanki o dağlar benim kaçtığım korkularım da.
Bu bir sırrın perdesi, arkası,
Bu bir aşkın merhemi, devâsı,
Bu bir hissin en derin mânâsı,
Bu bir iz, insanın ruhuna ait muhtevâsı.