Dikenin battığı Hiçadam’ın kalbinden akan kandandır gülün rengi,
dalından kopan yapraklar sararmışsa ayrılıktır ağacın derdi.
Açlıktan değil sensizlikten yalvarıyor bak bir dilenci,
Bir soru var Hiçadam’ın zihninde kurt gibi kemiriyor beynini.
Acaba yaşamalı mıydı onsuz yoksa ölmeli mi ?
Ayrılık yollarında yürüyen bir Hiçadam var gece vaktinde,
nefesinde şarap kokusu sigarası elinde.
Deliler gibi sarhoş ama şaraptan değil,
dönen sadece başı ama o geri dönmeyecek, bunu da bilir.
Hiçadam’ın saçlarında bir kar fırtınası çıkmış durmuyor,
gözlerinden yaş yerine sanki kan damlıyor.
Elleri titrek dizlerinde mecal yok.
Bu yaşamak değil,yaşamanın sanki nedeni yok,
bu yaşamak değil ölmek için sebep çok.
Hiçadam çıkmış yüksekçe bir yerde,
ve o adam şimdi bakıyor düşeceği yere.
Bekliyor birini onu kurtarsın diye,
ama biliyor tutmayacak düşerken onu kimse.
Hiçadam sigarasından son nefesi çekti şimdi,
gözlerinden ömrü film şeridi gibi geçti.
Açtı kucağını ölüme attı son adımını boşluğa,
ve Hiçadam yaşayan bir ölüyken gitti şimdi gerçekten ölüme.
Seslendirmesini de yaptım: