Güneş yakmıyor artık. Karanlık erken devralıyor nöbeti aydınlıktan. Geceayazı kesiyor ortalığı sabaha kadar. Tahta kapıların arasından ince rüzgarlar
esiyor. Serin bir ürperti sarıyor birden . Yağmur kokuyor toprak, kışa
hazırlanıyor ağaçlar göçmen kuşlara el sallıyor kuru dallar. Yine
esiyor. Serin bir ürperti sarıyor birden . Yağmur kokuyor toprak, kışa
hazırlanıyor ağaçlar göçmen kuşlara el sallıyor kuru dallar. Yine
geleceğiz diyor onlarda :”şimdilik hoşçakalın görüşürüz bahara.”
Sonbahar geldi mahsun bir çocuk gibi ağlamaklı ıslak sokaklar.
Terkedilmiş gibi sessiz , ıssızlaşıyor şehir.
Yeni bir hayata uyanmak için derin rüyalara dalıyor önce.
Bahar çicekleri gibi taze umutlar açmak için hayal kırıklıklarını
kurumuş yaprak gibi misali döküyor.
Yitirilmiş aşkların hüznü taşıyor göz pınarlarından. Sessiz hıçkırıklar
yüreğin matemine eşlik ediyor. Hesaba çekiyor insan kendini.
Gözden geçiriyor hayatını. Yüzleşiyor gerçeklerle.
Yeni arayışlar peşine düşmeden dinlendiriyor ruhunu ve yüreğini.