İnsanın konuşacak birilerinin olması mı iyi yoksa kendisiyle konuşması mı yıllardır cevabını bulamadığım bir soru işte! Yatağınız ne kadar rahat olursa olsun vicdanınız rahat olmayınca uyuyamıyorsunuz! Keşke geceleri beynin şalterini indirebilsek, rölantiye alabilsek kendimizi… Gündüz dışarıdan gelen sesler, tv de ki programlar, lüzumsuz arkadaşlar, rengi değişen gökyüzü bir şekilde erteliyor düşünmeleri ama geceleri ürkütücü! Şehir bile kendi içine dönüyor, her evde her yatakta her bedende ve her zihinde bazen aynı saatlerde ayrı içsel mahkemeler başlıyor.. Kimileri kendi hayatının katili ilan ediliyor, kimileri beraat ediyor hayalleri ile ödüllendiriliyor, kimileri de sonsuz mutsuzluk müebbeti yiyor… Birkaç metrelik urgan yeter insan hayatını sonlandırmaya! Ya hayaller, umutlar, beklentiler nasıl oluyor da böyle kolay sonlanıyor anlamıyorum!! Bakınca sonunu göremediğimiz içine hapsolduğumuz şu dünyanın bile 4 de 3’ü sularla kaplıyken ve biz yine de susuz kalıyorken 1.60’lık boyumla 52 kiloluk bedenimle içime sığdıramadığım seni, umutlarımı, hayal kırıklıklarımı, yaşanılası olanları, yaşanamayacak olanları sorgulamak ve cevap bulamamak çok mu saçma bilmiyorum! Tartışmasız bir şey ki her şeyin bir sebebi var! Doğumun da, ölümün de, mutluluğun da, mutsuzluğun da, siyahın da, beyazın da ! Var, göremediğimiz cevabını bulamadığımız bazen kendimizi avuttuğumuz bazen lanet ettiğimiz bazen şükrettiğimiz bir sebebi var..!! Doğrular var yanlışlar var kime göre, kimin için, ne için belirlendiği belli değil! Mutlu olduğun, mutlu ediyorum dediğin doğru olmuyor işte çoğu zaman.. Çünkü hayat öylesine BOKTAN! Sen mutluysan ve senin doğrun buysa bak etrafına, dön bir say kaç kişinin yanlışı senin doğrun!! Yok işte çözümü yok, sonu yok… Anlayan yok yalnızlık çok! Hayat kalabalık da olsa Tek başına zorlu bir mücadele yaşamak, tek başına bitiş çizgisine ulaşmak.. !!