Sana yazdığım mektup sayısı artıp,okuyan insanların da bu deli çocuğun elinde daha çok mektup var dediği an’dan beri,gerek sitenin kendi sayfasından gerekse birebir iletişim kuranlardan olumlu,olumsuz eleştiri almaya başladım..
Canımı sıkan ve karşı olduğum tek şey ise ‘Üslup’ için getirilen eleştiriler.Biliyorsun Edebiyat’tan bir bok anlamam ama genel anlamda sanattan anlarım..
Bir heykeltıraşı hayalindeki güzel kadını şekillendirirken,burnunu hafif büyük yaptı diye,o heykeltıraşın güzel kadın kavramını neden burnunu büyük yaptığı,yani dolayısıyla eser yaratırken ki üslubunu eleştirmek çok anlamsız.Çünkü o heykeltıraş kendi gözündeki güzeli anlattı ve ona görede güzelin burnu hafif büyüktü..
Charles Bukowski,çok küfür kullandığı için çok eleştiri alan bir sanatçı,Türkiye’de de buna örnek Küçük İskender’dir!
Bir sanatsever ve takipçisi olarak sen,eğer ki zamanını,paranı harcayıp bir eseri tüketiyorsan;yani demem o ki kitap alıp,geceleri uykusuz kalma pahasına okuyorsan ya da öğle yemek arası işten çıkıp,yemeğinden feragat edip,yemek paranla az ilerdeki sanat galerisine gidip bir heykeltıraşın heykellerini görmeye gidiyorsan,yaratılmış o eserde kendinden birşeyler bulmana da çok gerek yok;asıl önemli olan kendini o eseri yaratan adamın yerine koyup,empati kurup,o esere o adamın gözüyle esere bakmak..
Charles Bukowski,yazısının herhangi bir satırında ‘orospuçocuğu’ demek yerine ‘onun bunun çocuğu’ demiş olsaydı;ne o adam kendini anlatmış ne de sen okuduğundan bir bok anlamış olurdun…
Mesela;Yazdığım bütün mektuplarda,seni eleştirmiş olduklarımda dahil güzelliğinden bahsediyorum ve sana arada birde ‘dünya güzeli’ diyordum,hatırlar mısın..oysa ki sokakta seni her gören erkekten ilgi almadığın kesin ve çoğu kez içimden hep,benim için varolmuş ya da olacak herşeyden daha değerli olduğunu haykırıp durdum..
Çünkü sen,benim dünyamda ‘dünya güzeli’sin,benim gözümde ‘çok değerli’sin Mavi…
Sevgiler;
‘Arka’daş Yılmaz