Hep bir öykü yazmak istemişimdir. Ne bileyim edebiyatla uğraşmak,duygularımı kesintisiz,içimden geldiği gibi kağıda aktarabilmek…Bir şey olsun istedim hayatımda. Öyle bir şey olsun ki;hiç fark etmediğim yazma yeteneğim birden çıkıversin ortaya. Beni çok etkilesin. Okuduğum kitaplardaki karakterler gibi derin bir acı hissedeyim,koca bir coşkuyla yazmaya koyulayım.Beyaz,tertemiz bir kağıdı doldurdukça rahatlayayım.Güzel bir duygudur yaşamayanınız varsa.Sorun şimdi ‘e hayatımda ne oldu anlattığın kadar büyük’ diye. Hiç.Yani sadece düşüncelerimin fazlasını beyin kabuğum taşımadı diyelim.Zaten ortaya fevkalade bir yeteneğin çıktığı da yok.Hatta yetenek yok.Ve hatta yazmak,yetenek işi mi,onun bile farkında olmayan biriyim.Böyle konuştuğuma bakmayın.Ne kadar sıradan,ne kadar bir şeyler yazmak istiyorum,güzel şeyler karalamak istiyorum diye haykırıyor cümlelerim.Çok belli ediyorum değil mi?
Geçen bir arkadaşım lafın arasında söyledi:’İleride bir şeyler yazarsın sen de.’ diye.Duygularını genelde açığa vurmayı sevmeyen arkadaşımdan bunları duymak kalbimi ısıtıverdi.Beni beş dakikalığına da olsa güzel bir hayale sürüklediği için ayrıca teşekkür etmek istedim ona.”Tabi niye olmasın” gibi soğuk ve kalbin yakınından bile geçmeyen cümlelerle gülümsetilmek için söylemedim bunları.Herkesin içinde anlamlandıramadığı umutları vardır beklentileri için.Ben de iki saniye süren,belki de öylesine söylenen bir sözden geriye ittiğim umudumu hatırladım.Bu cümlelerim de umuttan kopan parçalar.İlk yazma deneyimimdi,en azından düz yazıda.Deneme tarzı mı yazmış oldum ben şimdi?Yok be, öylesine konuştum kendimle işte.Belki de sadece altmış beş yaşıma geldiğimde okuyacağım sararmış bir kağıt olarak anılarımda yer alacak.Belki de sulandıkça büyüyecek olan çınarın minicik tohumudur.Ah, diyorum ya,umut…
Herkes içinde sakladıkları umutlarına bir göz atsın bakalım,neler çıkacak?