2006 yapımı filmde insanların bazen onu görmediğini sanan bir akıl hastası var. Bu izleyiciye modern dünyanın insanları hissizleştirdiğini, makinalaştırdığını hatırlatıyor. Dünyaya tepkisizleşen insanların kendisinin farkında olmadığını düşünüyor karakter. Modern dünyanın insanlar üzerine etkisi çok çarpıcı bir şekilde anlatılıyor I’m a Cyborg, But That’s OK filminde. Modern çağın insanları, yok olma korkusunu bile yaşıyorlar filmi yapanlara göre. Bu nedenle yok olmamak için suç işliyorlar, hayatta kalmak için… Aslında herkes önemsenmek istiyor başka bir şey değil. Biz önemsememeye devam ediyoruz, önemsenme çabaları da artmaya…
Bu akıl hastanesinde insanlar aslında toplumdan uzak yaşıyor gibi gözükseler de bağlarını tam olarak koparmış değiller. Ancak bu toplumun biraz kısıtlayıcı yönü olduğunu düşünmeden edemiyor izleyici. Çünkü, sayborg olduğunu düşünen karakter çok sevdiği büyük annesini hayalinde halata bağlı olarak görüyor. Topluma bağımlı bir karakter büyükanne. Oysa akıl hastanesinde insanlar oldukça özgürler. Ve topluma bağlı olan bu kişilerin her istenenin söylenmemesi gerektiğini düşündüğü açık bir şekilde dile getiriliyor.
İşte I am a Cyborg but That’s OK! böyle bir film. Romantizm de içerdiğini belirtmekte fayda görüyorum bunların dışında. Herkese farklı şeyler hissettirebilecek bir film. Ve aynı zamanda çağa da ayak uyduruyor.
Bu arada film bir Güney Kore filmi. Chan-wook Park tarafından yönetilmiş, Türüne romantik komedi diyenler olmuş ama bence daha fazlası… İzleyip siz karar verin.