Hiçbir zaman durumla alakası olmamıştır anlattıklarımın. Yine beceremedim giriş yapmayı deyip devam ederdim anlatmaya.
Gözlerimi açığım zaman ilk gördüğüm şey tavandır. Klasik uyanma şeklimdir. Bakarım uzun uzun sanki bana bi şey diyecekte, dilinin ucunada gelmiş ama bir türlü söyleyemiyor gibi hissederim tavanları. Aslında duvarlardan çok tavanları seyrederiz biz. Hiç duvara bir saat baktınız mı ama tavana bakmışlığınız vardır. Uyandım tavanı görünce yine öyle bir gün diye bakıyordum tavana belki beni anlayan ya da dinleyecek olan oydu uzun uzun bakarken rüya gördüğüm aklıma geldi nadir bir şeydir benim rüyamı hatırlamam. Geceleğin uyanmıştım terlemiş, korkmuştum. Her şeyi çok iyide hatırlıyordum. Şimdi şimdi şimdi de hatırlıyorum evet o adam o adam yaptıydı her şeyi! Kapıdan girdi masaya oturdu ve garsondan demli bi çay istemişti! Adam o kadar dikkat çekiydi ki, insanların onu niye görmezden geldiklerine şaşırıyordum. Uzun boylu omuzları çok genişti ama elbiseleri elbiseleri uymuyordu ona. Pantolonu eski ve bol, gömleği de genişti, ayakkabılarını göremedim. Şaşırmıştım bu kadar uzun boylu ve kalıplı adama bakmadıklarına ama haklıydılarda insanlar, hangimiz karşımızdakinin elbisesine göre davranmıyoruz ki.
Çayı geldi ama çay açıktı adam demli çay istemişti. Garsona tepki gösterip yeni çay isteyeceğini sandım ama yapmadı ya da yapamadı dedim ya elbiseleri gibi sıradandı belki. Baktığımı görmesin diye çok uğraşşamda gördü beni görmüş olmalı yüzünü çevirmeden gözleriyle bana baktı emindim buna çünkü sonrasında tebessüm etti. Masada ismim geçiyordu ama kim olduklarını göremiyordum. Bi an yine ismim geçti görmek için döndüm ama gözlerim açık yukarı bakıyordum bu sefer tavan yok tepemde mavi gökyüzü birazda bulut serpiştirmişler ne oldu da bu duruma geldim diye düşünmeye başlamıştım. Kalktım, kalkmamla birlikte düşmem bir oldu işte o an uyandım hatırlıyorum hepsini hatırlıyorum yine tavana bakıyordum. İşte bu tavanlar konuşmasada konuşturuyor insanı.
Çok konuştum herhal kafam da acayip ağrıyordu diye düşünüyordum ama o gördüğüm rüya gözümün önünden gitmiyordu. Yüzümü yıkadım, aynaya baktım o kareler görüyorum hala bu sefer daha sert vurdum suyu daha fazla kareler, banyoya gittim suyun altında kaldım saatlerce su vücudumdan döküldükçe rahatlayacağıma o kareler beynimde dans ediyordu resmen. Üst kattakinin sifonu çekmesiyle kendime geldim yani suyun altında olduğumun farkına vardım. Sifon sesi demişken apartmanlar ne kadar ilginçtir ya da bana öyle gelmekte bi gün bi adam gelip o duvarları kaldıracak ve beni görecekler diye korktuğumda oluyor neyse dedim ya adama bakıyorum adamın gülümsemesi geliyordu gözümün önüne. Çay suyu koydum kahvaltılık malzemeleri de çıkartıyordum ama o kareler gözümün önünden gitmiyordu. Çıkardığım malzemeleri geri koydum ocağı kapattım çıktım balkona bi sigara yaktım oturdum. Düşünceleri anca düşünceler yenermiş ya başladım bende düşünmeye. Ailemi düşündüm yalnızdım birisi pilot birisi genel müdür. Para bok ama yalnızdım işte. Genel müdür yardımcılığında mertebe aldığından beri annemi bile göremedim. Sadece telefonla arayıp arkadaşlarıyla şu kafede kutlayacaklarını gelecek misin diye sorması. 3 gün oldu aynı evde yaşasak bile annemi hala görememiştim babamı saymıyorum bile. Birden irkildim telefonun çalmasıyla. Ahmet’in aradığı gördüm klasik cümle kafeye gel. Açmamla kapamam bir oldu zaten. Normalde dışarı çıkmayı sevmeyen bir insan olsamda kafam dağılsın diye çıktım. Kafeye vardığımda klasik yerimizdeydiler yine. Kapının karşısında oturuyorlardı maksat geleni gideni görmek içinmiş hiç anlamasamda bu durumu bende alıştım artık. Oturmamla üç arkadaşın bana bakmaları bir oldu. Nolmuş sana böyle diyorlardı geçiştirdim hepsini işte açım, uykusuzum gibi sebeplerler. Beş dakikalık bana yoğunlaşmalarından sonra eski hallerini aldılar birbirleriyle konuşmaya devam ettiler. Dedim ya bizim masa kapıdan girenleri görüyor bende devamlı kapıya bakardım nedenini sevmesemde. İsmimin geçtiği oluyordu masada ama sadece gülümsüyordum karşılığında. Kapıya bakmaya devam ederken onu gördüm o uzun boylu adamı aynı rüyamdaki gibiydi uzun ve kalıplı. Bu kadar yakınıma gelmesini nasıl görmedim diye düşünüyordum çünkü devamlı kapıya bakıyordum. Adam yakınımdaki masaya oturdu. Garson hemen dibinde bitti. Kapitalizmin gözünü seveyim tüketici toplumuz ya hemen bi şeyler tüketmemiz lazım oraya oturmak parayla,hemen içmen ya da yemen lazım bir de çünkü yer kaplıyorsun. Adamın çay söylemesini beklerken kahve duydum ağzından kulaklarım beni yanıltmıyorsa kahve dedi. Üzüldüm adamın kahve demesine bi an ümitlenmiştim rüyamın gerçekleşecek diye bi an düşünmeye bile başlamıştım. Yeniden ismim geçince bu sefer gülümseyerek geçiştiremedim bakmak zorunda kaldım çünkü tekrarlayarak ismimi söylüyorlardı üçü birden. Niye bu kadar dalgın olduğumu sordular sanki çok ilgilelerde benle yine geçiştirdim. Belki de hayatımda en iyi yaptığım şeydi geçiştirmek. Birden gözlemlediğim adam aklıma geldi birden başıma çevirdim abartarak çevirmiştim herhal adam hafiften beni görür gibi oldu gülümsedi. Bu gülümsemeyi hatırlıyorum bu gülümseme rüyamda da vardı diye düşünüyordum. Önünde de açık çayı görünce şok oldum her şey aynıydı. Birden kalktım adama doğru yürümeye başladım önce şaşırdı sonra gülmeye başladı vee sonraa mavi masmavi bulutlar, beyaz gökyüzü vardı. Kalkmaya çalıştım çalışmamla düşmem birden oldu. O düşmeler vardır insanın rüyasında derken yine uyandım ve tavana bakıyordum. Kalktım giyindim ve direk kafeye gittim. Arkadaşlarım kapının karşısında bizim mekan diye tabir ettiğimiz masada oturuyorlardı. Beni görünce şaşırdılar dedim ya fazla dışarı çıkmam. Bizde seni arayacaktık dediler tebessüm ettim oturdum adamı beklemeye başladım. Her gelene dikkatlice bakıyordum bazen yerimden kalkıyor yeni gelenlerin yanlarından geçiyordum bu durumda arkadaşlarımda bana ters ters bakmaya başladılar ne deseler tebessüm ettiğimden bi şey de diyemediler. O adam sonunda geldi sıra ile garson geldi açık çay geldi tebessüm etti ve kağıda bi şey yazdı ceketinin cebine koydu. Arkadaşımın beni dürtmesiyle onlara baktım. Bellidir uzun zamandan beri bana sesleniyorlarmış. Nasıl yoğunlaşmışşam duymamışım bile bi şeyler dediler ya yine duymadım. Adam aklıma geldi kafamı çevirdim adam yok. Sağa baktım sola baktım adam yoktu. Sebebini arkadaşlara bulup, bağırıp çağırıp gidecektim bi daha da dönmemeye derken gömleğin cebinde bi şey rahatsız etmeye başladı. Attım elimi bi kağıt geldi. Bu kağıt evet bu kağıt aynıydı adamın yazıp ceketinin cebine koyduğu kağıtla yoksa ben miyim bu…