Benden adam olur mu dedi çocuk.
Sen hep çocuk kalacaksın dedi Tanrı.
Metafiziğine aykırı bulanmış bir inancın akıl almaz saadeti
İnançsız, sakin ve incelikliydi çocuk.
Senelerce yarım kalacak öykülerin baş kahramanıydı kumral kadın
Başarısız bir roman denemesi, çengelli iğnesi, tokası, pusulası..
Birlikte yürüyorduk her 58 adımda
Birlikte geri saymıyorduk asfaltı çiğnediği / geçmişi dirilttiği ayaklarında
Kelimesi kelimesine mahvedilmiş cümleler.
Hecesiz, ölçüsüz, küheylan bir gece yarısı
Raptiyeler indi cümlelere, / gece yarısının tam ortası
Benden adam olur mu dedi çocuk
Sen hep çocuk kalacaksın dedi Tanrı.
Ve kayarak devrilen geçmişin altında kontrolsüz bir geçmiş daha
Sonra yeni hikayelerini parlak ekranlı, ince bir kutuya söyledi.
Birbirlerini, yüklü parçacıklar arasında ve var olan elektriksel alanda
Sessiz, temassız, havasız bıraktı insanoğlu
Otların, dikenlerin arasından daracık kıyıya iniyorduk.
Eline bir diken battı bir ara / Durup dişleriyle çıkardı.
Tenha bir iskelede bir şarap şişesi
Ve turuncu kokulu bir baba ölümünün portakal kabuklu yarası
Satırlar indi ömürlere, / gece yarısının tam ortası
Benden adam olur mu dedi çocuk
Sen hep çocuk kalacaksın dedi Tanrı
122 basamaklı merdivenden aşağıya gerisin geriye
Kahverengi ve kordonu sıyrılmış bir kol saati kaldı
Hikaye hep eksikti kumral kadın okuyamadı.
Aklının burnunda sarımsak kokusu çocuğun
Hayal gücü ve karamsarlığı bilek güreşine tutuşmuş.
Acil servisin sedyesine uzanmış, serumu tadan bir esmer kadın.
Ve ihanetler ve sözler ve sesler ve görüntüler..
(Görüntü)
Biri kumraldı kadınların, öncekiyse esmer…
Ağlamayı öğrendi çocuk ve Tanrılar susmaya başladı.
Benden adam olur mu dedi çocuk
Sen hep çocuk kalacaksın dedi Tanrı
demiroğlu, güzelbahçe 2014