İNSAN İNSAN DERLER İDİ, İNSAN NEDİR ŞİMDİ BİLDİM… Ne de güzel söylemiş Muhyiddin Abdal… Her dinlediğimde “İnsan nedir?” diye sorguluyorum ve huzurla dinliyorum. Bestesi de bir o kadar mükemmel. İç dünyaya uçuruyor, farklı alemlere götürüyor. İnsan insan… İnsanlar o kadar bencil ve işe yaramaz ki. Var gibi, yanında gibi ama aslında çıkarlarının bittiği yerde yok olup gider gibi. Herkesin bir çıkarı var ve bunu aleni ya da gizliden elde etmeye uğraşırlar. Hayatta en çok üzüldüğüm ise insanları fazla “insan” yerine koymam. Oysa kimse haketmiyor. Bu sadece benim için değil eminim ki dünyadaki bir çok insan için geçerli. Bundan sonra haketmeyen kimseyi insan koymamaya söz verdim kendime. İnsan ancak 30 yaşında akıllanmış oluyor. Ee tecrübe dediğin “yediğin kazıkların toplamı” değil midir? İnsan gibi olmanın anormal olduğu dönemde insanlık yozlaşmadı mı? Herkes insanlık öldü diyor insan olmayı başarabilmiş gibi. Eskiye özlem duyuyor herkes. İnsanları en çok da zor günlerde tanıyorsun. Bunlar şehir efsanesi gibi gelirdi ta ki yaşayana dek. İnsan insana bu kadar muhtaç iken bu insanlığı kaybetmek niye? Kimseye eyvallah etmeden de yaşar insan. Sıla diyor ya “dipçik gibi”. Dipçik gibi de yaşıyor insan. Eyvallahsız, minnetsiz. Herkesin sayılı nefesi yok mu ki? Ne zannediyorsun ki kendini, yokluğunda o insan perişan mı olacak? Ya da senin desteğin olmadan yok olup gidecek mi bir diğeri? Ardında bir dua edenin bile olamayacak.. Öyle de böyle de ömür geçip gidecek… “İnsan” gibi yaşamak bu devirde zor. Hani diyor ya yazarın biri “Yüreğim bu devrin insanı değil diye”.Yüreğim bu devrin insanı değil ama devre benzeyecek kadar katılaşmaya yüz tuttu. Devre uyacaksın arkadaş! Son günlerde insan olmak kaybetmek mi bunu da sorguluyorum. Evet evet insan olmak, iyi niyetli olmak kaybetmekten başka bir şey değil. Bakış açını, gülümseyişini, insanlara acımayı. Koşulsuz yanında oluşu, her şeyi kaybedersin. Yine de Hakk katında kaybetmeyeceğimiz inancı hepimizi diri tutuyor az da olsa. İnsan olarak kalabilmek dileğiyle…
İNSAN İNSAN DERLER İDİ, İNSAN NEDİR ŞİMDİ BİLDİM… Ne de güzel söylemiş Muhyiddin Abdal… Her dinlediğimde “İnsan nedir?” diye sorguluyorum ve huzurla dinliyorum. Bestesi de bir o kadar mükemmel. İç dünyaya uçuruyor, farklı alemlere götürüyor. İnsan insan… İnsanlar o kadar bencil ve işe yaramaz ki. Var gibi, yanında gibi ama aslında çıkarlarının bittiği yerde yok olup gider gibi. Herkesin bir çıkarı var ve bunu aleni ya da gizliden elde etmeye uğraşırlar. Hayatta en çok üzüldüğüm ise insanları fazla “insan” yerine koymam. Oysa kimse haketmiyor. Bu sadece benim için değil eminim ki dünyadaki bir çok insan için geçerli. Bundan sonra haketmeyen kimseyi insan koymamaya söz verdim kendime. İnsan ancak 30 yaşında akıllanmış oluyor. Ee tecrübe dediğin “yediğin kazıkların toplamı” değil midir? İnsan gibi olmanın anormal olduğu dönemde insanlık yozlaşmadı mı? Herkes insanlık öldü diyor insan olmayı başarabilmiş gibi. Eskiye özlem duyuyor herkes. İnsanları en çok da zor günlerde tanıyorsun. Bunlar şehir efsanesi gibi gelirdi ta ki yaşayana dek. İnsan insana bu kadar muhtaç iken bu insanlığı kaybetmek niye? Kimseye eyvallah etmeden de yaşar insan. Sıla diyor ya “dipçik gibi”. Dipçik gibi de yaşıyor insan. Eyvallahsız, minnetsiz. Herkesin sayılı nefesi yok mu ki? Ne zannediyorsun ki kendini, yokluğunda o insan perişan mı olacak? Ya da senin desteğin olmadan yok olup gidecek mi bir diğeri? Ardında bir dua edenin bile olamayacak.. Öyle de böyle de ömür geçip gidecek… “İnsan” gibi yaşamak bu devirde zor. Hani diyor ya yazarın biri “Yüreğim bu devrin insanı değil diye”.Yüreğim bu devrin insanı değil ama devre benzeyecek kadar katılaşmaya yüz tuttu. Devre uyacaksın arkadaş! Son günlerde insan olmak kaybetmek mi bunu da sorguluyorum. Evet evet insan olmak, iyi niyetli olmak kaybetmekten başka bir şey değil. Bakış açını, gülümseyişini, insanlara acımayı. Koşulsuz yanında oluşu, her şeyi kaybedersin. Yine de Hakk katında kaybetmeyeceğimiz inancı hepimizi diri tutuyor az da olsa. İnsan olarak kalabilmek dileğiyle…