Geçici görev, görevin sına ermesi ve bir haftalık Mükâfat izni derken; Doruk asli görevinden şakayla karış bir ay uzak kalmıştı. İzin biter bitmez, yeniden koltuğuna oturunca, ilk işi köy dosyalarını açmak oldu. Her köyün bir dosyası ve her dosyada infaz edilecek evraklar vardı.
Açtığı her dosyayı açtıkça, gözlerine inanamıyordu. Karakola bağlı 20 köy ve 1 mahallenin 21 dosyası; ağzına kadar doluydu.
Yardımcısı Ömer’le aynı odayı paylaşıyordu. Ömer’e bu evraklar niçin bu kadar birikti? Diye sordu.
Ömer’in Mazereti hazırdı.
Yalnızdım, yetişemedim diye geçiştirdi. Dosyaları önüne al ve içinde infaz edilecek evrakları köy köy yaz.
Bende Muhtarları arayayım.
Bir toplantı yapalım.
En kısa zamanda dosyaları boşaltalım infaz edilmedik evrak kalmasın talimatı verdi.
O dönemde Jandarma köylerle haberleşmesini kendi kurduğu, telefon şebekesiyle sağlıyordu. Bölükte bir santral, başında santralci Jandarma eri ve köy muhtarının odasında manyetolu bir telefon…
Hat bakımı ve onarımı da Jandarmanın uhdesindeydi. Telefon direğine çıkmak, kopan hattı onarmak, muhabereyi sağlamakta onların asli göreviydi.
Doruk, sol yanında duran siyah renkli, antika görünümlü, manyetolu telefonun kolunu çevirdi. Santralci Askere, 20 köyü tek tek ara, ulaşabildiğin muhtarla beni görüştür diye emir verdi.
Çok geçmeden, telefon ardı arkasına çalmaya başladı. Ulaşılabilinen muhtarla bizzat kendi konuştu ve hafta içinde, bütün muhtarların katılımıyla toplantı yapacağını anlatarak, her muhtarı ayrı ayrı davet etti.
Perşembe günü ilçede Pazar kuruluyordu. Toplantıyı Perşembe gününe alma sebebi de muhtarların işlerini kolaylaştırmak için seçilmişti.
Her köy dosyasındaki evrak yazımı iki gün içinde tamamlandı. Perşembe sabahı, Doruk toplantıya hazırdı.
Muhtarlarla ne konuşacağını, nasıl hitap edeceğini çalışmıştı. Karakol nöbetçisine, gelen muhtarları doğrudan, dershaneye almasını tembihledi. Toplantıya katılım neredeyse %100 gibiydi bir iki muhtar gelememişti onlarda hafta sonuna kadar geleceklerini telefonla arayıp mazeret bildiri.
Toplantı Başlayınca, Önce çay ocağında çaylar geldi, sonra köy dosyaları ortaya konuldu ve hazırlanan liste çıktı masa üstüne.
Evrakın çoğunluğu orman kanuna muhalefetten, mahkeme celbi niteliğinde yazılmış müzekkereleri. Gıyabı tevkif ve yakalama müzekkereleri vardı. Ayrıca İhtiyat yoklamasını yaptırmayan mükelleflerin evrakı.
Önce Liste Muhtarlara dağıtıldı. Sonra listede ismi yazılı kişilerin en geç bir hafta içinde, karakola gönderilmesi gerektiği vurgulandı. Gelmeyenler için ise devriye tertip edileceği, evinde yakalanıp mevcutlu getirileceği, bir gece nezarette yatırılacağı münasip bir lisanla anlatıldı ve üstüne basa basa kimseyi nezarette tutmak istemem. Mecbur kalınmadıkça kimse nezarete düşmeyecek, suç işleyen bu tanımla dışında.
Muhtarlar da söz aldı onlar da daha önceki uygulamalardan ve karakola gelenlere sert davranıldığı için halkın, çekindiğini ifade ettiler.
Doruk bir kere daha altını çizerek, hiç kimse korkmadan karakola gelecek, hiç kimse itilip kakılamayacak.
Suç işleyenin cezasını Mahkeme verecek!
Elbette Jandarmayı dinlemeyen, çağrıldığı yere gelmeyeni de, Yasanın kendine verdiği yetkiyi kullanarak, Jandarma yakalayacak, görevini eksiksiz yerine getirecek. İyi niyetimiz suistimal edilirse, Bundan iyi niyetimizi suistimal edenler zarar görür. Konuştuklarımız köy halkına anlatmalısınız diye toplantıyı bitirdi…
Yapılan toplantının meyvesini ilk hafta başında almaya başladı Doruk! Pazartesi sabahı ana baba günüydü karakolun önü. Gelenleri C. Savcılığına, Askerlik şube başkanlığına, İlçe kaymakamlığına sevk etmek için Ömer’le birlikte canhıraş çalıştılar. Keyfi yarine gelmiş, yüzü de gülüyordu…
…/…