Doruk, iple çektiği cumartesi sabahına, bol oksijenli, pırıl pırıl parıldayan güneşli bir günde umut ve neşeyle uyandı. Normal mesai varmış gibi sabah erkenden hazırlandı. Saat sekizde, dairede olacak şekilde kapıdan çıktı.
Bölük K.lığına geldiğinde, görev verdiği tim kahvaltısını yapmış, sırt çantasını ve İlk günün kumanyasını yanlarına almış göreve hazırdı.
Görev için hazırlanan tim, odun toplamaya giden bir ekipten çok, izne giden ya da teskere alan nefer gibi neşeli ve keyifliydi.
Çok geçmeden Yüksel Bey, Hizmet aracı olarak kullandığı, çift şoför mahalli olan pikabıyla kapının önüne gelip durdu.
Keyfi de yerindeydi şefin!
Her zaman olduğu gibi sımsıcak bakan gözleri ve gülen yüzüyle günaydın deyişi, teker teker hatır sormasıyla başladı sırt çantalarının pikaba yerleşmesi.
Olup bitenlerin uzun uzun yazılması ve anlatılması gözünüzü korkutup, okuma şevkinizi kırmasın. Okurken gözlerinizin önünde, CHARLIE CHAPLIN’in komedi filmi canlansın.
Uzun uzun anlatılanlar birkaç dakika içinde gerçekleşti ve arabanın tekerlekleri hızla dönmeye başladı.
İlçeyi çıkar çıkmaz Yüksel Bey, teybe bir kaset koydu!
Kıvrak bir müzik ve odun toplamaya gidenlere özel bir şarkı vardı kasette!
“Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, Biz gideriz ormana hey ormana. Yaşlı kütük seçeriz, karşılıklı geçeriz, Testereyle biçeriz, hop biçeriz. Ağacın yanında dur, baltayı sağından vur. Birde sol taraftan vur kuvvetli, Kışın odun yanınca, alevler parlayınca, Şarkı söyler oynarız hey oynarız”
Kaset çalıp söylerken, toplu halde eşlik edildi şarkıya.
Keyfiler yerindeydi. Nadas köyü geçilinceye kadar şarkı türkü eşliğinde gidilirken, bir ara Şef yavaşladı sağa çekti durdu.
-Komutan şimdi sen geç direksiyona!
– Doruk şaşkın, ben hiç araba kullanmadım.
-Olsun
–Her şeyin bir ilki var.
-Ben yanındayım çekinecek bir şey yok. Ve Doruk direksiyona geçti, marşa bastı, ağır ağır hareket etti.
Yol köy yolu ve boş.
Bir süre heyecanla kullandı arabayı. Sonra Deveören köyüne gelirken durdu ve Yüksel Beye teslim etti direksiyonu. Deveören köyünden sonra Bölge Şefliği binasının olduğu yer yakındı.
Çam ormanlarının arasında şato gibi bir bina, üzerinde dalgalanan Ay Yıldızlı Al Bayrak!
Yem yeşil bir bahçe, bahçede tomruklardan yapılmış özel kanepe ve tandır kuyusu, tam bir piknik yeri…
Bayılmıştı doruk!
Timde görevli Mehmetçikler de sevdi bölgeyi..
Mehmetçiklere, kalacakları oda, yemek yiyecekleri mutfak gösterildi. Sırt çantaları odalarına yerleşti.
Yüksel bey, bölgede görevli bir orman muhafaza memurun çağırdı, asker arkadaşlar sana emanet. Daha önce konuştuğumuz yerleri biliyorsun, oradaki düzgün odunları nezaretinde toplayacaklar.
İşçilerde yardımcı olsun. Sen arkadaşların yanında hiç ayrılma, Mehmetçikleri çok yormayın diye talim verdi.
Birkaç saat oyalandılar, öğleden sonra geri ilçeye dönüldü.
İlk adım atılmıştı. Sonrakiler elbette bir biri ardına geldi.
En sıkıntılı olan şey Askerin iaşe-siydi.
Bölükte motorlu araç yoktu. Pazar günü, ilçe kaymakamın makam aracıyla, pazartesi günü Orman işletme müdürlüğünden rica edilen bir pikapla çözüldü sorun.
Baktı ki doruk bu iş böyle olmayacak, aklına Alay komutanın da bir ihtiyacın olursa beni ara sözü geldi ve telefonun kulağını gülümseyerek büktü.
Bölüğe bir araba kazandırmanın tam sırasıydı Şimdi.
Birkaç dakika içinde İl Jandarma Komutanıyla irtibat kurulmuştu. Odun toplamaya başladığını, gidişten iki günlük iaşe-ye kadar hepsini tek tek anlattı. Ve bir arabaya ihtiyacım var diye cümleye son noktayı koydu.
Bu Talep İl J. Alay Komutanının hoşuna gitmişti. Önce keyfinden bir kahkaha attı, sonra sana araba veririm, yalnız şoför veremem dedi.
Doruk, siz arabayı verin ben şoförü hallederim.
Nasıl Halledeceksin?
İlçe Kaymakamından araba istemek yerine şoförünü isterim, müsait olmadığı zaman Orman Bölge İşletme Müdürlüğünün şoförlerin alırım, deyince, bir şoförle gel arabanı al git deyiverdi.
Yine keyiften uçmuştu doruk!
Neredeyse kepi havaya atacak, sonrada birkaç mermi sıkacaktı.
Ama öyle bir şey yapmadı.
Bu sefer destursuz Oktay beyin kapısını çaldı. Kısaca olup biteni anlattı ve Bolu’ya gitmek için bir araba, gelirken arabayı getirmek için bir şoför istedi.
Oktay Bey, bu talebi anında karşıladı.
Bir pikap ve bir şoförü görevlendirdi.
Salı sabahı Bolu Vilayet konağı önünde, İl Jandarma Alay Komutanı Mehmet Öztoprak’la, İl Valisi Ragıp Gerçeker’le, kol kola dışarı çıkarken yakaladı…
Doruk. Selamlamak için 6 adım kuralını hesaplayıp yaklaşırken, Öztoprak gözlerinin içi gülerek elini kaldırdı selamlayarak hoş geldin astsubayım diye karşıladı.
Kıp kırmızı olmuştu doruk elbette o da çakıldı selamladı komutanını. Sonra Vali Beye siz gide durun ben genç astsubayın işini halledip size yetişirim diye geri döndü.
Makam odasından İl Merkez Bölük Komutanı Nail Çizmeli’yi aradı, Kıbrısçıktan Doruk astsubayı gönderiyorum. WİLLYS PİCKUP’I Kıbrısçık İlçe J. Bölük Komutanlığına tahsis ettim. Kurstan yeni gelen bir şoförle birlikte arabayı Doruğa teslim et diye emir verdi…
Ondan sonrası çorap söküğü gibi çözülüverdi. Akşam olmadan, Doruk bir hizmet aracıyla birlikte geri dönmüştü. İlk İşi Bölük bahçe çitlerinden bir kapı açıp Araca yer hazırladı.
İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı kapısı önünde, kendine ait bir hizmet aracı duruyordu. Odun toplama işi de çok uzamadı.
Bölgede çalışan köylülerinde yardımıyla, 8/10 gün gibi kısa süre içinde 5 kamyon odun toplanmıştı.
Odunları, Bölge şefi Yüksel Bey Tomruk çeken arabalara yükleyip gönderdi. Odunlar hizmet binası arkasına odunluk olarak kullanılan alana düzgün bir şekilde istif edil.
Sipariş verilen mefruşat, odunun gelmesinden birkaç gün sonra devlet malzeme ofisi faturasıyla birlikte bölükteydi.
Yemekhanenin, dershanenin ve Karakol komutanı odasının şekli değişmiş yüzü gülmüştü. Doruğun, çekmeceli, çelik- saç makam kürsüsü ve döner koltuğu vardı.
Hezaren sandalyeler kalkmış, yerine Misafir koltukları konmuştu.
Alınan philips ahşap radyo duvara monta edildi, hem bahçedeki kamaraya hem de yemekhaneye hoparlör çekilerek dinleme alanı genişletildi.
Sarf evrakları hazırlandı, alınan mefruşatın faturası demirbaşa kayıt ve bölük zimmetine işlenmek üzere, saymanlığa postalandı.
Doruk iki yılda, okulda öğrendiği nazari bilgilerle, hayat okulundaki amali bilgileri harman etmeyi başarmış; kısa sürede pişirip sofraya koymayı bilmişti. Odunla başlayan macera başarıyla sonuçlanınca; Doruğun yürüyüşü değişti, ayakları yere daha sağlam basıyordu gayrı…
…/…