Her zaman beklentilerle geçen bir hayatın içindeyiz. Sevilmeyi , övülmeyi , takdir edilmeyi , parmakla gösterilmeyi beklerken kendimizi unutmuş , insanların bizi seveceği profiller çizmeye çalışmış kendimiz olamaktan çıkmış ve yeni çizdiğimiz profillere o kadar alışmışız ki asıl benliğimizi unutmuşuz. Oysa kimseden bir beklentimiz olmasaydı yara almayacak , yarım kalmayacaktık. Karşılıklı sevmek yerine karşılıksız sevmenin güzelliğine inanacak acısının bile başımın üstünde yeri var diyecektik. Ondan gelmiş ya acısı bile mutlu edecekti çünkü ona aitti… Ama biz o güzel duyguya bile beklentilerimizi kattık iki günlük çıkar ilişkileri yüzünden aslını unutur olduk belki de hiç tanımadık . O kadar alışmışız ki taktirlerle ,övgülerle süslediğimiz hayatımıza bencilliğimizi bir kenara bırakıp gerçek ben olamamışız. Oysa bir çıksaydık o kafesten uçacaktık , gerçekten sevecek , gerçekten samimiyetle içten gülecek kahkahalarımızı maske olarak kullanmayacaktık. Bir işe başlarken acaba ne derler diye düşünmek yerine kendimiz için bir şeyler yapmışız ya mutlu olacaktık heyecanlanacaktık ama biz artık kendimiz için değil övgüler , taktirler için yaşayanlardan olmuşuz ondandır ki artık kendimiz değilde etrafımızı memnun edince mutlu oluyoruz , olduğumuzu sanıyoruz. Kim bilir hayat bu ya belki bir gün yuvarlanıp gidiyoruz dediğimiz bu dünyada kendimizi buluruz. Belki bir gün kendimiz için adımlar atar , sadece mutlu olduğumuz için güleriz. Kendimiz için yaşayacağımız , insanları değilde vicdanımızı , kalbimizi memnun edeceğimiz sabahlara uyanacağımız günlere olan inancım hep ilk gün ki gibi taptaze. Bu da bir beklenti ama bunu yaparsak hep beraber o kafesten uçmuş olacağız bir gün hep beraber uçalım o kafesten olur mu? Söz veriyorum beklemeyince , ummayınca hafifleyecek hayat ve biz o gün çok mutlu olacağız.